Güçlüler nasıl düşer? Fildişi Sahili’nin eski Devlet Başkanı Laurent Gbagbo örneğine bakacak olursak, Abidjan’da bir otel odasında halefi Alassane Ouattara’ya bağlı güçler tarafından tutuklanarak. Yanağı bir askerin attığı şamarla şişmiş, en sevdiği oyuncağı zorla elinden alınmış bir çocuğun ifadesi var yüzünde. Oyuncağın adı, Fildişi Sahili. Yanı başında büzüşmüş kadınsa, eşi Simone. Odadaki herkes gibi (askerler, otel çalışanları), cırtlak bir Hawaii gömleği içinde kameralara teşhir edilerek aşağılanan kocasını büyülenmiş gibi izliyor. Rutubetin renkleri, yeşil ve sarı, pencereden olanca parlaklığıyla giren tropikal ışık, kısa süre önce göreni titreten bu yaşlanmış yuvarlak suratı iyice belirginleştiriyor.
Gbagbo yalnız değil
Gbagbo, muktedirlerin akıbetini yansıtan görüntüler galerisinde yalnız değil. Mussolini ve metresi, Milano’da İtalyan partizanları tarafından ayağından asılmıştı. Sindirilmiş Romanya’nın ortak hükümdarları Çavuşesku ve Elena’ysa, oracıkta kurulan bir askeri mahkemenin sonunda kendi askerleri tarafından kurşuna dizilmişti; kurşunlar kendisine ulaşmadan hemen önce Elena, “Çocuklarım, çocuklarım!” diye feryat etmişti. Sürgüne çıkıp Suudi Arabistan’da uyuşuk bir emekliliğe yazılan Uganda lideri İdi Amin, beyaz entariler içinde, aşırı şişmanlamış halde, dizine oturttuğu torunuyla görüntülenmişti. Manuel Noriega’ysa, kara para aklama suçlamalarıyla Fransa’ya iade edilmeden önce, cezaevi numarası eşliğindeki pozunu Miami’deki bir karakolda vermişti. Demir Leydi Margaret Thatcher, başbakanlık konutunu gözyaşlarıyla terk ederken, memurlarının alkışlarıyla gazetecilerin ve fotoğrafçıların bağırtıları kulaklarında uğulduyordu. Saddam Hüseyin, Irak kırsalındaki bir çukurdan bir tür yaratık gibi çıkarıldığında sakalları uzamıştı, yüzündeyse en ufak bir pişmanlık emaresi yoktu.
Bazısı haysiyetiyle gider
Bu gibi fotoğraflar, muktedirleri bizlerle aynı konuma indiriyor. Onlar artık birer idol değil, sadece fotoğraf. Gbagbo örneğinde, cafcaflı süslerle birlikte yıllar da akıp gidiyor gibi. Birdenbire yaşlanıveriyor sanki, gövdesi aşağılanmışlık içinde büzüşüyor. Düşüşü hızlı, küçük düşmesiyse ani oldu.
Fotoğraf, Gbagbo’nun kaderinin artık ötekilerin elinde olduğunu gösteriyor: Bunu bir de Şili’de demokratik yollardan seçilip askeri darbeyle devrilen Salvador Allende’nin akıbetini gösteren fotoğrafla kıyaslayın. Başkanlık sarayının kapısında mütereddit bir edayla beliriyor, üzerindeki takım elbiseyle başına taktığı miğfer, bir uyumsuzluğu yansıtıyor. Uçaklar binayı bomba yağmuruna tutarken ve kendisine sadık muhafızlar keskin nişancıları kollarken, ülkenin kontrolünü kaybetmiş durumda, fakat hâlâ kendisine hâkim. Kişisel fotoğrafçısı son bir kare çekiyor. Birkaç dakika sonra da hayatına kendi elleriyle son veriyor.
Demokratik yoldan seçilmiş olanlar, genellikle haysiyetlerini koruyarak gidiyor. İktidarın bazı simgelerini koruyorlar: Muhafızlar, şoför, biraz olsun saygı. Ülkeleri ilerledikçe onlardan sessiz bir emeklilik talep ediyor, ki bu, siyasi vazifenin heyecanına alışık olanlar için ıstırap verici bir durum. Fakat en azından, ödünç alınmış bir Hawaii gömleğiyle bir otel odasında çökmüş halde kameralara teşhir edilmekten kurtuluyorlar. (12 Nisan 2011)
Kaynak: Radikal