Eski BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon Gazze’deki yıkımın kalıntıları üzerinde Filistin gerçeğiyle duygusal bağ kurdu ancak, İsrail’in kınanmasından söz etmedi. Belki de bu orta yollu tutumu kendisine, bazı eski genel sekreterlerin öldürüldüğünü, aday gösterilmediğini veya BM Güvenlik Konseyi’nde birçok üyenin koruruğu İsrail’i eleştiren genel sekreterlerin başına açılan işleri hatırlattı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ysa Amerikan kalesinin içinde meydan okuyabiliyor ve “Kudüs sömürge değil, ebedi başkentimiz” diyebiliyor. Bu sözlerin içi boş da değil; aksine, ABD yönetiminin otoritesine paralel bir güce, baskı araçlarına, üniversiteler, şirketler ve Amerikan Kongre’sindeki üyelere dayanıyor. Bu durum İsrail’le anlaşmazlığa girmek isteyen her başkanın, kendi yönetiminde bile yasaklı bir duruma düşmemek için her türlü önlemi almasını gerektiriyor.
Çözüm Avrupa ve Amerika’dan yardım dilemekte veya Çin ve Rusya’nın sempatisine umut bağlamakta değil. Zira daha bu hakkın yasal sahipleri kendilerini yoluyla savunamıyor. Bu durum gerek direnişle, gerekse de bütün halklara saygı gösterilmesine yol açacak önlemler alıp ortak bir Arap-İslam cephesi oluşturmak suretiyle alternatif bulunmasını gerektiriyor. Fakat gerçekler tam ters yönde seyretti. Filistin cephesi bölündü, Araplar kınamalar yayımlarken kapalı kapılar arkasında çalışma üslubu izledi.
İsrail söylüyor ve yapıyor. Sadece Filistin topraklarını işgal etmeyi planlamıyor, bölgeyi Arapların güçsüzlüğünü kullanan uluslararası bir koalisyonla idare edeceği bir yer haline getirme planları da var. İsrail’le savaşlara girdik ve kaybettik. Boykot ettik ama pazarlarımızı diplomasi ve ticaret açısından kendisine açarak döndük.
Arapların ne askeri ne de ekonomik gücü var. Arapların ulusal projelerinin başarısı, çöllerinde seraptan ibaret kalan Arap zirvelerinde, anlaşmalarında ve araştırma merkezlerinde görülüyor... İsrail’se sadece sahip olduğu silahlarla değil, bilimsel faaliyetleriyle geleceğin gücünü inşa ediyor. Bu silahlar kendisiyle ayrı düşenlerin bile sevgisini kazanmasını sağlıyor. Kalkınma ve özgürlük alanındaki en kötü ülkeler listesindeyse Araplar alt basamaklarda yer alıyor. Dünyanın bize saygı göstermesi için İsrail’le hangi silahla savaşacağız? (Suudi Arabistan gazetesi Riyad, başyazı, 24 Mart 2010)
Kaynak: Radikal