Arapların aklı tatilde

Kur'an-ı Kerim'de birçok yerde " Hala akıllanmaz mısınız?", "Hala görmez misiniz?" ifadeleri geçer. Bu sorular, geçerli olan anlamıyla hala soruluyor aslında. Birçok resimde ayrı görünen parçaları yan yana koymayı başaran biri için, ayrıntıyı okumak zor olmayacaktır. Her bir parçayı ayrı ayrı elen alanlar ise resmi tam anlamıyla çözemeyecektir. Çünkü sadece neredeyse kapalı bir çerçeve görecektir ve aldatılmış olacaktır. İlki geniş bir pencereden veya en yüksek noktadan bakarak bakış açısını genişletirken, ikincisi dar bir pencereden veya bir dağın en aşağısındaki derin bir kazıdan bakacak ve ufkunu daraltacaktır. Şu an toplumda da akıl etmek, derinden görebilmek ve makul olmak isteyen için tüm titizliğiyle durumlara dikkat çeken bazı fotoğraflar var. Bu fotoğrafların önemli diğer bir özelliği, dikkatli bakılmazsa insanları yanıltabilecek durumda olması.

İlk kategorideki fotoğrafta, Suriye'de bayramda yapılması planlanan ateşkesin çöküşü ilk gününde kendini gösteriyor. Konuyla ilgili suçlamalar ise sadece Suriyeliler, mezhebi kimlikler, komşular veya Araplar ile İranlılar arasında değil, aynı zamanda Amerikalılar ve Ruslar arasında gidip geldi. Aslında son iki devlet, bu krizin öncüleri. Suçlamaların derinleşmesi ise konuyu daha fazla karmaşıklaştırmaktan başka bir işe yaramıyor ve nihai çözümün Arapların hatta İslami örgütlerin planlarından uzaklaşmasına yardım ediyor. Bunun işaret ettiği tek şey ise; Arapların aklının tatilde olduğu.

Arapların bazıları Amerika'yı tek düşman olarak görüyor, bazılarına göre ise tek ve azılı düşman sadece Rusya. Ruslar, Arap dünyasındaki tek bağlantı noktalarını Suriye olarak görüyor. Yalnız aynı kanı İran ve Çin'de de hâkim. Amerika'ya göre Suriye ve Hizbullah geçici de olsa birlik içinde. Bu nedenle uluslararası terörizm dosyasına göre Hizbullah terörist bir grup. Hizbullah'ın Suriye'ye müdahalesi nedeniyle de, bu yargıyı, maalesef birçok Sünni Arap ve Müslüman destekliyor. Sanırım birçokları Amerika'nın Hizbullah'ı neden terörist grup ilan ettiğini unuttu. İsrail'in 2006'da Lübnan'a saldırmasına karşılık veren Hizbullah, İsrail'in önemli düşmanlarından birine dönüşmüştü. Amerika'nın Hizbullah'a bu etiketi yapıştırmasının tek nedeni ise İsrail. Hizbullah'ın Suriye'deki kanlı rejime olan desteği değil.

Amerika bugün, Filistin konusunda İslamcılarla olan ilişkisinden dolayı Hamas'tan bahsetmeyebilir. Belki de İslamcılar, Filistin'i çevreleyen Amerikan-İsrail kuşatmasını yavaş yavaş da olsa kabul ederler.  Belki de, cesaret ve barış sloganları altında Kudüs'ün İsrail'in başkenti olmasını kabullenmek o kadar zor olmaz. İktidardaki İslamcılar bunu kabul etseler de Arap halkı asla etmeyecektir. Suriye'deki savaşta halk kaybediyor. Tek kazanan var; o da İsrail. Amerika ise sadece boşluğu doldurmak için bekliyor.

Endişe veren ikinci fotoğraf, Suriye'deki durumu ve İran'a saldırı hazırlığında bulunmak için yapılacak olan abluka çalışmalarını artırma hedeflerini gösteriyor. Burada Arap basını kullanılarak, Sünni mescitlerinde yapılan hitaplar, dini televizyon kanallarında yayınlanarak, İran'a karşı tahrik dozu artırma amaçlanıyor. Amerika da tüm imkânlarını birleştirerek Kıbrıs'ta ve diğer bölgelerde İngiliz üslerini harekete geçirmeye çalışıyor. Burada garip olan İngiltere'nin İran'a teknolojik açıdan bile olsa saldırmak istememesi. Araplara baksanız, İran saldırısını memnuniyetle karşıladıklarını göreceksiniz. Sanki İran savaşı onlar için turistik bir gezi veya arkasında büyük çıkarlarının olduğu uluslararası bir sahne. Allah korusun, İran'ın haritadan silinmesi, körfezde ABD koruması devam etse bile Araplara onur, haysiyet, izzet, şeref ve bağımsızlık verecek mi? Aslında Irak savaşının çizdiği resim, görenler ve idrak edenler için gayet açık ve net değil mi?

Üçüncü fotoğraf, kurban bayramında Sudan'daki Yermük askeri mühimmat deposuna beklenmedik bir saldırı düzenleyen düşman İsrail ile ilgili. Olayla ilgili doğru düzgün bir kınama gelmedi. Sadece Katar Emiri olayı "utanç verici" olarak niteledi. Afrika Birliği Komisyonu başkanı Doktor Zumam ise, herkesten daha güçlü ve daha net bir ses çıkararak İsrail'in uluslar arası hukuk ihlali yaptığını açıkladı. Yalnız Zumam, İsrail'in uluslararası hukuka hiçbir zaman uymadığını sanırım bilmiyordu!

Düşmana karşı kınamayı en çok Arafat'ta veya Mina'da hacılardan veya kendilerine fayda verecek bir takım şeylere şahit olmak için uzak yollardan gelip toplanan milyonlarca Müslümanın kelimelerinde duymak isterdik. Sudan, düşmanın saldırganlığının durmayacağını söylüyor. Bu maalesef, iktidar gücüne sahip olamayan birinin yapacağı olumsuz bir açıklama. Çünkü güçlü olan hükümetin, açık, net ve olumlu mesajlar göndermesi gerekiyor. Sudan'dan ise maalesef düşmanla nasıl yüzleşileceği veya gelecekteki saldırılarından nasıl korunacağına dair tek bir açıklama bile gelmiyor.

Dördüncü resim, her ne kadar Arap dünyasının dışından gelse de Arapların aklının tatilde olduğunu fazlasıyla ispatlıyor. O da Mynamar'da katliamlara, evlerinin yakılmasına ve zorla yurtlarından göç ettirilen Rohingya Müslümanlarının ortaya koyduğu fotoğraf. Her zamanki gibi, BM genel sekreteri Myanmar'daki zorba hükümeti acilen önlem almaya ve yapılan kanunsuzluk karşısında " henüz belirlenmemiş" bir eylemde bulunmaya çağırıyor. Araplar nerede? Müslümanlar ve Beytullahtaki hacılar nerede? Çok azı bu konuya önem veriyor ve Myanmar'a biraz insani yardım göndermek dışında hiçbir şey yapmıyor. Hiç kimse korku panik veya ölüm endişesi taşımıyor. Arap ve İslam dünyasının depoları silah dolu. Neden bu silahları satın alıyorlar anlamıyorum. Neden bununla ilgili Arap zirvesi toplanmıyor onu da anlamıyorum. Aslında hepsi Rohingya Müslümanlarını ve diğer Müslüman azınlıkları koruyabilirler. Hiç olmadı BM'ye bu konuda baskı yapabilirler veya tek bir ümmet olmayı becerebilseler BM'yi terk bile edebilirler. İslam ülkelerindeki Müslüman olmayan azınlıklara saygı duyabilseler, tüm dünyaya örnek bir model bile olabilirler ama maalesef bunu akıl etmeleri mümkün değil.

Beşinci fotoğraf, İsrail'in Gazze şeridinde sürekli tekrarladığı bombalı saldırılarla ilgili. Katar Emiri'nin Gazze'ye yaptığı ziyaretten sonra yaptığı açıklamalar, Mahmut Abbas'ın ve Batı Şeria halkının Gazze şeridinin Filistin'den kopacağına dair korkularını yansıtıyor. Katar Emiri ise, Gazze'ye veya Arap baharını yaşayan bazı ülkelere yaptığı ziyaretler yaparak, Arap dünyasındaki krizlere çözüm bulacağı imajını sergiliyor. Görünen o ki Emir, parası ve gücüyle liderlik iddiasında bulunuyor. Ancak, Amerikan üsleri ve diğer yabancı kuvvetler, aralarında katarın da bulunduğu haliç ülkelerinde daha ne kadar korumacılık yapacak? Bu yönde yapılan hareketler ne anlam taşıyor?

Altıncı fotoğrafta, uluslararası uzay istasyonu görüntüsü var. Bu, öncülüğünü Amerika'nın yaptığı ve aralarında Rusya ve Japonya'nın da bulunduğu ortak bir proje. Allah'ın insana sunduğu bu büyük evreni keşfetmek için Batı'nın ortaya koyduğu üstün çaba ve bilimsel ilerleme kendini gösteriyor. Aklını kullanamayanlar ise, bu muhteşem keşiften yararlanamıyorlar. Akılları böyle uyudukça, aslında en büyük ibadetin evreni keşfetmek olduğunu bilemeyecek. Allah, akıl sahiplerine " yeryüzünde dolaşın ve bakın" dediği ve " yerde ve gökte olanları düşünürler" diyor. Düşünce akıl ile olur. Aklı olmayan ise düşünemez, göremez ve idrak edemez.

Yedinci resim, İslami hareketlere üye olan bazı cahil veya bağnazlar arasındaki gizli ve açık çatışmalarla ilgili. Bu daha çok Mısır toplumunun Hıristiyan kardeşleriyle yaptığı çatışmalarda ortaya çıkıyor. Refah kentinde yaşayan Hıristiyan ailelerin birileri tarafından tehdit edilmesi örneğinde olduğu gibi... Mısır İnsan Hakları Ulusal Konseyi gecikmeli de olsa tehditleri, kişi hak özgürlük ve güvenliğinin ihlali olarak nitelendirdi ve bazı basın yayın organlarında da yayınlandı.  Mısır'daki bu rahatsız edici fotoğrafın bir an önce ortadan kalkması gerekiyor. Özellikle de Mısır'da tüm tarafların diktatörlüğe, yolsuzluğa ve zulme karşı yapılan devrime ortak olmasından sonra bu kabul edilemez bir durum. Çünkü din veya inanç, ırk, cinsiyet, renk; ahlaki, kültürel veya siyasi suçlarda herhangi bir ayrımcılığa sebebiyet vermez. Toplumu ıslah etmek herkesin görevidir. Camilerde veya kiliselerde dini veya ahlaki dayanağı olmayan tüm duygulardan uzak etkili ve nihai çözümler bulunmalıdır.

İşte tüm bu resimler, tedaviye ihtiyaç duyulan vahim durumları gözler önüne koyan bazı önemli fotoğraflar, maalesef milletimizi tehdit edecek boyutta. Bu durumun devam etmesi en azından Arap baharını yaşayan ülkelere yakışmıyor. Peki, kim duyarlı ve kim idrak edecek? Orada aklı başında birileri var mı?

Kaynak: Al Kuds al Arabi
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız