Tunus ve Mısır halk isyanları iki diktatörü koltuğundan ederken, Cezayir, Fas, Yemen, Bahreyn Libya ve Suriye'de halkı harekete geçirdi. İsyan rüzgarı Arap dünyasında beklenen domino etkisini gerçekleştirdi. Tunus ve Mısır'da fazla kan akmadan yumuşak bir geçiş süreci yaşanırken, Yemen, Bahreyn, Suriye ve Libya kanlı görüntülere sahne olmaya devam ediyor.
Libya'da BM devreye girerek tüm dünyada yeni bir tartışmanın gündeme gelmesine sebep oldu. BM Güvenlik Konseyi kararı ile Saddam karakterli Kaddafi'nin etkisizleştirilmesine yönelik saldırı Fransa, İngiltere ve ABD üçlüsünün öncülüğü ile başlatıldı, bakalım bu Libya operasyonunun sonucu nereye varacak? Arap isyan rüzgârları şiddetten uzak bir şekilde özgürlük ve reform talepleri ile devam ederek sonuç alma yoluna giderken, Libya'da Kaddafi'nin yüzlerce Libyalı Müslümanın ölümüne sebep vermesi, isyan eden halkın dünyadan yardım talebi BM ile aynı çizgide buluşmasına sebep oldu. Koyun can derdinde kasap ise et derdinde. Denize düşen yılana sarıldı Libya da... 33 gün Kaddafi'nin saldırıları karşısında ölüm kalım savaşı veren bir halk vardı. Geçmişte Irak halkının yaşadıklarını yaşamış olan ve isyana kalkışan Libya halkı Kaddafi tarafından günlerce bombardımana tabi tutuldu.
Yemen'de Cuma namazı sonrasında göstericilerin üzerine açılan ateş sonucunda 52 kişi öldü, 126 kişi yaralandı, Yemen'de son zamanlarda hükümetin güç kullanımını protesto amacı ile 3 bakan istifa etmişti. Bahreyn ise adeta patlamaya hazır vaziyette. Bahreyn'de başlayan özgürlük ve reform talepleri Şii - Sünni çatışmasına her an dönüşebilecek bir potansiyele sahip. Suudi Arabistan'ın Körfez İşbirliği Konseyi anlaşması çerçevesinde Bahreyn'e asker göndermesi sonucunda İran ve Suudi Arabistan'ın ciddi bir şekilde karşı karşıya gelebileceğini gösteriyor. İran ve Bahreyn büyükelçilikleri karşılıklı olarak geri çekildi.
Bahreyn'de gösterilerde çok sayıda yaralı ve ölüm olayları gerçekleşirken, ortadoğunun en kapalı ve baskıcı rejimi olan Suriye'de geçen Cuma başlayan olaylar sonucunda Şam, Hama, Halep, Kamışlı, Deraa kentlerinde çok sayıda tutuklu, 5 ölü ve yüzlerce yaralının olduğu haberleri ajanslara yansıdı. Suriye ve Bahreyn, Şii ve Sünni çatışmalarının provake edilebileceği bir ortama sahip. Bu ülkelerde yaşanacak sıcak gelişmeler, ortadoğuda ciddi manada iç ve bölgesel savaşların kaçınılmazlığına gebedir.
Arap dünyasının 40, 30, 20 yıllık diktatörleri değişmeyi ve siyasi, ekonomik, sosyal paylaşımı asla kabul etmeye niyetleri yok gibi davranmaya çalıştıkça isyan rüzgarları anafora dönüşüyor. Demokratikleşme ve reform sözleri veren liderler sözlerinde durmalı ve iyi niyetlerini göstermelidir. Arap isyan rüzgarları anafora dönüştükçe, özlediğimiz baharlar, devrimler kirletiliyor ve gecikeceğe benziyor.
"Ne NATO, ne Kaddafi" diyoruz. Peki, bir üçüncü yol var mı? İslam dünyası elinde bulundurduğu Arap Birliği ve İKÖ ile yıllardır üçüncü yol düşüncesi, medeniyet tasavvurunu çıkaramadı maalesef. İslam Dünyasının acil olarak İKÖ'yü yeniden dizayn etmesi gerekiyor. Beş yıldır genel sekretaryası Türkiye'de olan kurumun yeniden yapılandırılması ve orta doğuda yaşanan gelişmelere aktif çözümler sunucu bir role öncülük etmesi gerekmektedir. Özel bir komisyon, Arap dünyasındaki isyanlar ile yöneticiler arasında arabuluculuk görevini üstlenebilir.