'Arap Baharı turu'nun anlamı...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki hafta gerçekleştireceği Mısır-Libya-Tunus turunun ilk amacı, “Arap Baharı”nın işbaşına getirdiği yeni yöneticilerle yakın ilişkiler kurmaktır.
Ancak bu diplomatik atağı daha çok Erdoğan yönetiminin Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesinde oynamak istediği rol çerçevesinde görmek lazım.
Ak Parti hükümetinin öteden beri bölgede yeni bir düzenin kurulmasında ön plana geçmek istediği ve bunu da dış politika vizyonunun başlıca unsuru saydığı biliniyor.
Arap Baharı ve son olarak İsrail krizi, Ankara’ya zaman kaybetmeden bu yönde inisiyatifini kullanma fırsatını vermiş bulunuyor.
* * *
Başbakan’ın kalabalık bir heyetle birlikte herkesten önce bu “Arap Baharı turu”na çıkması, hükümetin bu vizyonuna ve hedefine verdiği büyük önemi göstermeye yetiyor.
Ankara Arap coğrafyasındaki değişimi, kendi ekseni etrafında yeni bağlar kurmak ve etkinlik alanını pekiştirmek için bir fırsat olarak kullanmak niyetinde.
Başbakan’ın ziyaret edeceği üç ülkedeki yeni yöneticilerin -geçici de olsalar- Türkiye’nin desteğine büyük değer verdikleri açık. Türkiye, bu avantajını bölgede “düzen kurucu” misyonunu ve “önderlik” rolünü üstlenmek için kullanmaya çalışıyor.
Kısacası, “Arap Baharı”nın başında Türkiye’nin eski dostlarını kaybedeceği ve zor durumlara düşeceği yönünde duyulan kaygılarına karşılık, şimdi Ankara’nın tam aksine mevcut şartlardan da yararlanarak yeni dostluklar; hatta ittifaklar kurarak, bölgedeki yeni bir düzenin merkezi olacağı umudu ve beklentisi yer alıyor...
* * *
İsrail ile yaşanmakta olan kriz, Başbakan’ın tam bu ziyareti öncesinde elini güçlendiriyor.
Aslında Erdoğan başka hiçbir liderin özellikle Gazze meselesinde gösteremediği cesareti ve atılganlığı sergilemiş bulunuyor.
Başbakan’ın Kahire’de yapacağı konuşmanın, (ki herhalde Gazze’deki durum ve Filistin meselesi de önemli bir yer alacak) Arap halklarının gönlünü kazanması ve Başkan Obama’nın 2 yıl önce Mısır’daki meşhur konuşmasından daha etkili olması bekleniyor.
* * *
Şu sırada Türk hükümetinin Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesinde öne çıkması ve hatta yeni ittifaklar için bir eksen oluşturması şansları yüksek görülmekle beraber, bunun gerçekleşmesinin kolay olmayacağı, bu yolda ciddi zorluklarla karşılaşılacağı da bir gerçek.
Bir kere, Arap Baharı, bırakın geniş Arap coğrafyasında, yukarda saydığımız üç ülkede dahi, tam oturmuş değil. Geçiş döneminin sonunda ne gibi yönetimlerin işbaşında olacağı, onların ne politikalar izleyeceği de belli değil. Bölgenin siyasal şekillenmesi için epey zaman gerekecek...
Şu sırada geçici yönetimlerle varılacak anlaşmaların sürekliliği konusunda da kesin bir şey söylenemez.
Suriye dahil, halk hareketlerine sahne olan ülkelerin geleceği konusunda belirsizlikler devam ediyor.
Nihayet Ortadoğu sahnesinde başka birçok oyuncunun bulunduğu da unutulmamalı. Yakın veya uzak, İran’dan ABD’ye, Fransa’dan Çin’e kadar... Ortadoğu’da kartlar daha yeni açılıyor. Bu oyun daha uzun sürer...

 

Kaynak: Milliyet