Ankara'yı ayakta alkışladık

Türkiye'nin Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in NATO genel sekreterliğine seçilmesine yönelik tutumu İslam dünyasının takdirini hak ediyor. Türkiye Rasmussen'in adaylığına itiraz etti ve bunun temel sebebinin, Rasmussen'in karikatür krizi sırasında ortaya koyduğu yaklaşım olduğunu açıkladı.

Rasmussen'in bu kriz sırasında kışkırtıcı ve faşist bir tutum sergilediği biliniyor. İfade özgürlüğünü gerekçe göstererek karikatürlerin yayımlanmasını ateşli şekilde savunmuştu.

Karikatürlerin yayımlanmasının İslam dünyasının dört bir yanında yol açtığı öfkeye rağmen özür dilemeyi ve geri adım atmayı reddetmişti. Söz konusu faşist tutum İslam dünyasına hakareti içeriyordu. Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan bu nedenle, Rasmussen'in adaylığına yönelik reddi yorumlarken "Geçmişte barışa katkısı olmayanlar bundan sonra barışa nasıl katkıda bulunabilir?" demişti.

Özür dilemedi ama geri adım attı

NATO'nun son toplantılarında Türkiye garantiler elde edene dek bu tavrında ısrar etti. ABD başkanı devreye girip bu garantileri verdi ve Türkiye Rasmussen'in bu göreve gelmesini kabul etti. Garantilerin ne olduğu tam olarak bilinmiyor. Fakat en başta Rasmussen'in yeni görevinde İslam'a yönelik faşist yaklaşımları dile getirmemesinin geldiği açık. Rasmussen'in İstanbul'daki Medeniyetler İttifakı forumunda kullandığı cümleler geri adım attığını gösteriyordu. Danimarka Başbakanı, "NATO genel sekreteri olarak bir görevim de İslam dünyasıyla diyalog ve işbirliğini artırmaya yoğunlaşacak. Bu konuda kişisel bir sorumluluk görüyorum" diyordu. Ayrıca, 'düşünce özgürlüğünün merkezi önem taşıdığını, ancak dini duygulara saygının da aynı derecede önemli olduğunu ve ikisi arasında denge sağlanması gerektiğini' söylemekte de kararlılık gösterdi. Bu sözler karikatür krizindeki tavrından dolayı tam bir özür ifade etmiyor, ancak Rasmussen faşist tutumundan açık bir geri adım attı.

Türkiye'nin tutumunun önemi şu: Bu, Batı'da İslam ve Müslümanlara karşı başlatılan kampanyalarla mücadelede İslam ülkelerinin ortaya koymasını istediğimiz türden somut bir yaklaşımdı. Batı'da İslam'a ve Müslümanlara yönelik kampanyaların şiddetine rağmen, İslam ülkelerinin yanıtı somut adım içermeyen kınamalarla sınırlı kaldı. Kınama bu kampanyalara karşı çıkıldığının belgelenmesi için gerekli olsa da, siyasette bir şey değiştirmez, somut sonuç getirmez.

Gelecekte caydırıcı etken olacak

Fakat Türkiye'ninki gibi tek bir somut adım onlarca kınamadan daha etkili sonuç veriyor. Türkiye'nin tutumunun sonucunun Rasmussen'in faşist yaklaşımından geri adım atışından ve verdiği açık taahhütlerden daha büyük bir anlamı var. Türkiye'nin tavrı Batılı liderlere, İslam ülkelerinin Batı ülkelerinde İslam ve Müslümanlara yapılan hakareti unutmadığını ve göz ardı etmediğini hissettirdi.

Türkiye'nin tutumu Batılı liderleri İslam ve Müslümanlara bir daha hakaret etmeden önce birçok kez düşündüren caydırıcı bir etken olacak. Bu tür tek bir olay Batı'da İslam'a ve Müslümanlara yönelik kampanyaları durdurmaz, ancak takdir edilmesi gereken, doğru yönde bir adım oluşturuyor. (Bahreyn gazetesi Ahbar El Haliç, 8 Nisan 2009)

Kaynak: Radikal