Ankara Davos'un meyvelerini toplamaya başladı

Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan ocak ayında Davos'ta İsrail'in Gazze saldırısını kınayarak ve 'Öldürmeyeceksin' diyen altıncı emirden alıntı yaparak İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e esip gürledi ve çekip gitti. Bu olayın ardından çok sayıda kişi Erdoğan'ın Türkiye'nin Yahudilerle Araplar ve Batı'yla İslam dünyası arasındaki köprü konumunun yıkılmasına yol açıp açmadığını merak etti.

Erdoğan sadece İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın değil, çok sayıda Müslüman'ın alkışını topladı. Yine de Erdoğan'ın patlaması ve artık çok sayıda Türk'ün ifade ettiği Amerika ve Avrupa'ya karşı duyulan hınç- Barack Obama yönetimiyle ilişkileri bağlamında zarara yol açmış görünmüyor. Aksine Amerika'nın Müslüman dünyaya elini uzatmak istediği bir dönemde, Erdoğan'ın popülerliği faydalı olabilir.

Obama gelecek ay görevdeki ilk 100 gününde Müslüman bir ülkeyi ziyaret etme sözünü tutarak Türkiye'ye gidecek. Durumdan memnun olan Türk yetkililer müspet kehanetlerde bulunuyor: İlk kez bir ABD başkanının Yunanistan'a zorunlu ziyarette bulunmaksızın ülkeye geleceğini söylüyorlar. Obama'nın Ortadoğu turu yerine Avrupa turunun parçası olarak ziyaret etme kararını Türkiye'nin NATO'daki öneminin tasdiki ve AB'ye katılma isteğine Amerikan desteğini ifade eden bir mesaj olarak yorumluyorlar.

Üst düzey bir yetkili ilişkilerde yeni bir 'altın çağ'dan ve birçok meselede işbirliği yapılacağından söz ediyor: Arap-İsrail ihtilafı, Tahran'ın nükleer programını frenlemek üzere ABD ve İran arasında diyalog kurulması, Amerikan güçleri çekilirken Irak'ın istikrarının sağlanması ve Kafkasya
üzerinden enerji boru hatlarının açılması.

İran bunlar arasında belki de en önemlisi. Bu hafta Tahran'a giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül İran'ın dini lideri Ayetullah Hamaney'le görüştü. Gül'ün çevresi, ilk kez NATO üyesi bir ülkenin liderinin böyle bir görüşmeye kabul edildiğine dikkat çekiyor. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'la yeni görüşen Abdullah Gül, İran'ı ABD'nin uzattığı zeytin dalını alması yönünde uyarırken İranlı liderler dinledi. Clinton, İran'ın gelecek ay Lahey'de yapılacak Afganistan'la ilgili toplantıya davet edileceğini söyledi.

Yine de Türk yetkililer ABD'yle İran arasında erken bir miladın gerçekleşmesini ummak konusunda ihtiyatlı. Biri, 'buzdağının bir gecede erimesinin' zor olduğunu söylüyor. ABD muhtemelen haziranda İran'da yapılacak genel seçimin sonrasına kadar adım atmak istemeyecek. ABD, hızlı bir erimenin, nükleer meydan okuma politikasının Amerika'yı İran'la onun koşullarına göre anlaşmaya zorladığını iddia edebilecek olan Ahmedinecad'ı güçlendirmesinden korkuyor. O zamana dek Türkiye ABD'nin İsrail'i İran'a karşı düşmanca söylemde bulunmaktan ya da İran'ın nükleer tesislerine saldırmaya çalışmaktan alıkoymasını umuyor.

İran Türkiye'ye, ABD'den daha fazla güven inşa edici adım beklediğini söylese de genelde yumuşama işareti göstermiyor. Ahmedinecad Türkiye'nin arabuluculuğunu reddetti. Hamaney ABD'nin Irak, Afganistan ve Gazze'de 'büyük hatalar' yaptığını belirtip, "ABD hükümeti aynı yolda devam ediyor ve hataları düzeltme yönünde çaba gösterildiğine dair işaret yok" dedi.

Enerji koridoru da bir diğer koz

Türkiye Erdoğan'ın başka adımlarını da öne çıkarmak istiyor: Suriye'nin Suudi Arabistan ve Mısır'la ilişkilerinin tamirine yardım etmek ve Hamas'la Fetih arasında uzlaşma sağlanması için baskı yapmak. Türkiye Afganistan ve Pakistan liderlerinin bir araya getirilmesinde rol oynadığını da öne sürüyor.

Avrupa, Rusya'dan enerji tedarikinin güvenilirliğinden yakınırken Gürcistan üzerinden tedariki için alternatif rota olarak konumu, Türkiye'nin elini güçlendiriyor. Bu kırılgan koridor Ankara bir başka amacında başarı sağlayabilirse güçlenir: Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan'ın taraf olduğu sınır ihtilaflarının çözümü yönünde anlaşma sağlanması. (12 Mart 2009)

Kaynak: Radikal