Olaylar

Anadolunun fethini hazırlayan kumandan : Çağrı Bey

Emrah Avcı / Tarih Servisi / Dünya Bülteni

Davud Çağrı Bey’in tarih sahnesine çıktığı dönemde İslam dünyasının hakimi olan Abbasi devleti nin gücü zayıflamış ve Küçük Asya üzerine yapılan fetih hareketleri duraksamıştır. Büyük Selçuklu Devleti’nin kurucularından olan Davud Çağrı Bey,  Mikail b. Selçuk’un oğludur. Doğum tarihi hakkında kaynaklarda ihtilaflar bulunmakla birlikte İbnü’l –Esir onun 380/990 yılında dünyaya geldiğini belirtmektedir. Dönemin adetleri gereği bütün türk sultanları bir sahabenin veya bir peygamberin ismini aldığı bilinmektedir. Bundan akdem Çağrı beyin asıl adı Davud olmakla birlikte Çağrı ismi kardeşi Tuğrul Bey’e hizmetinden ötürü verilen ünvandır ve kaynaklarda bu isimle anılmaktadır. Çağrı ismi; Kutadgu Bilig’de hükümdarın hizmetkârlarından biri ve efsanevi bir kuşa verilen addır. Davud Çağrı Bey ve kardeşi Muhammed Tuğrul Bey babalarının vefatı sonrası dedelerini yanında yer almışlar yalnız dedelerinin vefatı ile amcaları Musa Yabgu ile beraber hareket etmeye başlamışlardır. Selçuk Bey’in vefatı sonrası başa geçen Arslan Yabgu’nun Gazneli Mahmud’a esir düşmesinden sonra boyların çevrelerinde toplanmaları ile yıldızları parlamıştır. Bu durum bölgede güçlü bir devlet olan Karahanlıların dikkatini çekmiş onlara baskı uygulayarak kontrol altına almak istemişlerdir. İbnü’l Esir’den nakl edildiği üzere; Karahanlı hükümdarı iki kardeşe kendilerine tabi olmalarını zoraki olarak kabul ettirmiş ve iki kardeşten birinin yanında bulunmasını istemiştir. Bunun üzerine Tuğrul Bey Karahanlı sarayına gitmiş yalnız burada hapis olunmuştur. Bu olay Çağrı Bey’in kardeşini kurtarmak için Karahanlılar üzerine yürümesine ve ilk ve büyük başarı almasını sağlamıştır.

Karahanlıla’rın sıkıştırmaları sonucunda Çağrı Bey’in bilinen en önemli faaliyetlerinden biri meydana gelmiştir. Cihan Piyadeoğlu’nun Çağrı Bey adlı eserinde ve diğer mezkûr kaynaklarda Davud Çağrı Bey’in kardeşi Muhammed  Tuğrul’a çöllere çekilmesi gerektiğini söyledikten sonra kendisinin ise yanında üç binden baliğ bir kuvvetle Batı’ya hareket ederek yurt bulmak için harekete geçmiştir. Kaynaklarda Doğu Anadolu seferi diye bilinen bu hareket 1016 veya 1018 yılında başlamış 1021 yılında sona ermiştir. Davud Çağrı Bey; Mavera’ünnehr bölgesinden Gazneli topraklarından geçerek Doğu Anadolu bölgesine intikal etmiştir. Bu geçiş esnasında Gazneli kuvvetleri Çağrı Bey’i durdurmak istemişler yalnız yetişemedikleri kaynaklarda nakl edilmiştir. Bunun yanında Doğu Anadolu coğrafyasında hakim unusur olarak Bizans ve ona bağlı olarak Gürcü ve Ermeni Krallıkları bulunmaktadır. Davu Çağrı Bey öncelikle Kars, Ani civarında akınlar düzenlemiş bölgede yağma ve çapul hareketleri yapmıştır. Bunun yanında bölgenin durumu hakkında bilgi edinmiş yağma ve çapul hareketleri yapmıştır. Davud Çağrı Bey’in bölgede bulunduğu zaman zarfında Ermeni kaynakları onları; “acayip şekilli, yaylı ve kadın gibi uzun saçlı” olarak tasvir etmekte aynı zamanda ok atmadaki ustalılarını dile getirmişlerdir. Kaynaklarda bu seferin yağma ve çapul esasına dayandığı aynı zamanda yeni yurt bulmak için keşif amaçlı olduğu ifade edilmektedir. Davud Çağrı Bey, Tus valisi Arslan Cazip tehlikesinden ötürü kuvvetlerini ayırmış gidişinden farklı olarak kendide tüccar kılığında Merv şehri üzerinden Buhara ‘ya geçtiği belirtilmektedir.

İki kardeşe tabî olan Selçuklu boyları Horasan bölgesine geldikleri bilinmektedir. Konu üzerine Beyhaki’den nakl edilen husus dikkat çekicidir; Bunun üzerine Gazneli Mahmud  iki kardeş üzerine bir ordu göndererek kontrol altına almak istemiştir. Bunu haber alan kardeşler arasında görüş ayrılığı ortaya çıkmıştır. Mehmet Tuğrul Bey çöllere çekilmeyi teklif etmiş yalnız Davud Çağrı Bey bu istişarede “Eğer hemen onların üzerine yürürsek beklide amacımıza ulaşırız” demiş ve istişare sonucunda Gazneliler üzerine harekete geçilerek 1035 yılında Nesa bölgesinde zafer kazanılmıştır. Bu savaştan sonra Gazneli Mahmud; Davud Çağrı Bey’e Dihistan, Mehmet Tuğrul Bey’e Nesa, Musa Yabgu’ya Fevara bölgelerinin dihkanlığını yani bölge sorumlusu yapmıştır. Yalnız bununla tatmin olmayan Davud Çağrı Bey verilen yerde durmayarak ilerleyen süreçte Gaznelilerin yönetiminde olan şehirlere yağma ve hurç hareketlerine devam edecektir.Bu hareketleri üzerine Sultan Mesud yine Çağrı Beyin üzerine Hacip Subaşı emrinde bir ordu gönderecek yalnız bu ordu Merv şehri  yakınlarında Çağrı bey tarafından yenilgiye uğratılacaktır.

Ciahn Piyadeoğlu’nun mezkur eserinde ; Davud Çağrı beyin bundan sonra Horasa’a yöneldiği ve Merv şehri başta olmak üzere bölgede hakimiyet kurduğu ifade edilmektedir. Konu üzerine mezkur kaynaklarda ifade edildiği üzere Merv şehrini ele geçiren Çağrı Bey bu şehrin hakimi  Melikül Mülük sıfatıyla adına hutbe okutmuştur. Bunun üzerine Mesud yeni bir ordu göndererek Merv’i tekrar ele geçirmiştir. Diğer taraftan hareketine devam eden ordu karşısında;Tuğrul ve amcası Musa Yabgu gelen ordu karşısında çöllere çekilmeyi teklif etmelerine karşın Çağrı bey “Ben Ulyaabad savaşında askeri gördüm. Herçeşit mühimmata sahipler, fakat destek almaktan uzaklar. Onların askeri destek almadan yaşamaları mümkün değil.Bizim ağırlığımız yok ve ağırlığımız otuz fersah uzaktadır. Biz savaşa hazırız.Mertçe savaşalım, bakalım Tanrı bizim için ne takdir etmiştir.” ifadelerini kullanmıştır. Telhab civarında yapılan savaşta iki tarafta kesin bir sonuç alamamış ve antlaşma ile son bulmuştur.

Davud             Çağrı beyin diğer bir faaliyeti ise Dandanakan savaşında takındığı tavırdır. Piyadeoğlu’nun mezkur eserinde Reşiddüden nakl edildiği  üzere savaş öncesi toplanan mecliste çekilme taraftarı olan kardeşi ve amcasına karşılık; Sizin söylediğiniz sözler ve aldığınız kararlar hiçbir şey ifade etmez. Biz en baştan o padişaha(Mesud’a) dokunmamalıydık. Ama biz ona dokunduk ve hatta incittik. Onunla savaşlar yaptık ve birkaç vilayetini harap ettik. Artık sıra onun canını almaya gelmiştir.Eğer onu yenersek bütün dünyayı elimizde buluruz, eğer  o bizi yenerse kaçarız.Görülüyorki yenilsek peşimizden gelecektir.Hernerede olursak olalım ağırlığımızı bizden uzak tutmalıyız ve süvarinin gönlünü hoş tutmalıyız.” aynı zamanda düşmanın yorgun olduğunu bu durumdan korkmamaları gerektiğini ifade etmiştir.Kaynaklarda Dandanakan savaşında Davud Çağrı Bey’in başkomutan olarak görev yaptığı ve ustaca taktikler uygulayarak Dandanakan Savaşının kazanılmasında başlıca etmen olduğu ifade edilmektedir.1040 yılında meydana bu savaş sonrası Selçuklu devleti kurulacaktır.

Piyadeoğlu  eserinde Davud Çağrı Bey’in kararları neticesi sonrası Selçuklu devletinin kurulmuş olduğunu ama bunun yanında kardeşi Tuğrul ile yazışmalarında Horasan bölgesinde uygulamaları hakkında kardeşi tarafından tenkid edildiği belirtilmektedir. Mezkur kaynakta; Muhammed İbn Münevver’den aktardığı üzere iki kardeş Horasan’a geldikten sonra bölgenin önemli mutasavvıflarından biri olan Şeyh Ebu Said Ebu’l –Hayr’ı Meyhene’de ziyaret ederek  Şeyhin elini öpmüşlerdir. Burada Şeyh bir  müddet başını önüne eğerek beklemiş ve ardından Çağrı Bey’e hitaben; “Biz Horasan mülkünü sana vermiş bulunuyoruz. Irak Mülkünü de Tuğrul’a” demiştir. Tarihçiler Çağrı Bey’in Horasan bölgesine açılmasını bu şekilde izah etmektedirler. Bunun yanında Tuğrul Bey’in kardeşini uygulamarında tenkid ettiği görülmektedir. Çağrı Bey’in Horasandaki uygulamaları hakkında bir mektupta Tuğrul Bey şu Şekilde eleştirmektedir; “Ey kardeşim! Sen Horasan’ı zapt ettin Orası bayındır bir ülke olduğu halde sen tahrip ettin….Ben ise benden öncekiler tarafından tahrip ve imha edilmiş bir ülkeye geldim” Bunların yanında  Çağrı Bey görünüşte Tuğrul Bey’den bağımsız, ama belli konularda Tuğrul’un isteklerine itaat eden biridir.Kaynaklarda Tuğrul Bey’in barışcıl bir kişiliğe sahip olduğu Çağrı beyin savaş taraftarı olarak değerlendirmiştir. Bunların yanında Çağrı Bey’in askeri alanda görüşleri tamamen kabul gördüğü ifade edilmektedir. Tuğrul Bey’i ise idari alanda etkin olduğu ve görüşlerinin kabul edildiği belirtilmektedir.

 M.Halil Yınanç’ın nakl ettiği Sistan sorununda Çağrı Bey ile Tuğrul Bey arasındaki görüş farklılığını görülmektedir; Dandanakan savaşı sonrası Sistan ve Herat bölgesinin kontrolü Musa Yabgu’ya bırakılmıştır.Yalnız Musa Yabgu’nun oğlu Hasan’ın Anadolu seferinde vefatı sonrası diğer oğlu Böri askeri ve idari alandaki yetersizliği Çağrı Bey’in oğlu Yakuti’nin dikkatini çekmiştir. Yakuti bundan ötürü Sistan bölgesinin yönetimi için amcası Tuğrul nezninde aynı zamanda babası nezninde girişimlerde bulundu.Öte taraftan Sistan bölgesine giderek hutbenin babası Çağrı bey adına okutulmasını istedi. Bunun üzerine Musa Yabgu adına yöneten        Ebu’l–Fazl bölgeyi kansız bırakmayacağını dile getirmiştir. Bunun üzerine Yakuti Cuveyn üzerine yürümüştür. Musa Yabgu’da bu girişimin Dandanakan kararlarına ters düştüğünü Tuğrul Bey nezninde dile getirmiştir. Bunun üzerine Tuğrul Bey Ebu’l Faz’a gönderdiği mektubunda ; “Bir daha başka bir edepsizlik yapmaması için Emir Çağrı’ya mektup yazdım.Sistan’ın menşurunu Emir Yabgu’ya verdim. Bir daha Çağrı’nın ordusu gelirse onlara itaat etme”

Çağrı Bey’in idari alanda etkin olmamakla birlikte Tuğrul Bey’in evladı olmaması hasebiyle kendi evlatlarından olan Süleymanı Tuğrul’a veliahd diğer oğlu AlpArslan’ı kendine veliahd tayin ettirmiştir.  Çağrı Bey mezkur kaynaklarda Selçuklular’ın Şahini olarak tasvir edilmiştir. İbnü’l Esir’den nakl edilen diğer bir hadisede açıkca görülmektedir; Nişabur’un ele geçirilmesi sonrası şehri yağma etmek istemiş bunun üzerine Tuğrul bey buranın yağmasına izin vermemiş yalnız onu dinlemeyen Çağrı Bey kararında ısrarcı olmuştur. Bunun üzerine Tuğrul Bey elinde bir bıçakla karşısına çıkarak; Allah’a yemin ederim ki,eğer en ufak bir şey yağma edersen kendimi öldürürüm diyerek buna engel olmuştur. Bunun yanında Çağrı Bey’in zıttı kararlar aldğıda görülmektedir. Merv’in ele geçirilmesi esnasında Merv şehrinin bir senelik haracını bağışlaması çelişen mahiyettedir. Davud Çağrı Bey mezkur kaynakların İbnü’l Esir’den ve İbn Halikandan nakl ettiği üzere Eylül 1059 tarihinde Serahs’da vefat ettiği ve Merv’e nakledilerek burada defn edildiği belirtilmektedir.  

Kaynaklar

Cihan Piyadeoğlu, Çağrı Bey,Timaş Yayınları,İstanbul,2011

S.G.Agacanov, Oğuzlar,(çev;Ekber N.Necef/Ahmet Annaberdiyev),4.baskı,Selenge Yayınları,İstanbul 2004

Haşim Şahin, “Selçuklu Devletlerinin Kuruluş Devirlerinde Etkili Olan Amiller Üzerine Bazı Düşünceler,” Sakarya Üniversitesi Türk Devletleri Sempozyumu 2007, Sakarya, 2007

Ali Sevim Çağrı Bey, DİA, TDVY,C.8,İstanbul,1993

M.Halil Yınanç,Çağrı Bey, İA,MEB c.3,İstanbul,1979