Jason Ditz, 24 Eylül'de Antiwar'daki yazısında, savaş karşıtlarının terörizme maddi destek verdikleri iddiasıyla ilgili olarak delil arama bahanesiyle Illinois, Minneapolis, Michigan ve North Carolina'daki savaş karşıtlarının evlerine bir dizi baskın düzenlediğini FBI'nın teyid ettiğini bildiriyordu.
İç Güvenlik Bakanı Janet Napolitano, 10 Eylül'de şöyle demişti: "Yurtdışındaki teröristlerle savaştığımız takdirde, onlarla burada savaşmak durumunda kalmayacağımız görüşü, eski görüştür."
Neyi kastettiğini ancak anladık.
Napolitano yeni görüşün "şiddetli aşırılığa burada evde karşı koymamız" olduğunu söyledi.
"Şiddetli aşırılık" polis devletinin tanımlanmamış terimlerinden biridir, devlet ne anlam yüklerse, o anlama gelir. Vicdanlı Amerikan vatandaşlarının yani faaliyetleri, terörizme maddi destek vermekle eş tutulan savaş karşıtlarının evlerine bu sabah FBI'nın yaptığı baskınlar, muhafazakarların Vietnam dönemi savaş karşıtı protestocularını komünizme maddi destek vermekle eş tutmalarına benziyor.
Evine baskın düzenlenen savaş karşıtı eylemci Mick Kelly, FBI baskınını savaş protestolarını örgütleyenlere göz dağı verme amaçlı taciz olarak görüyor. Kelly'nin bu tehdidi hafife alıp almadığını merak ediyorum. FBI'nın kendi ifadeleri, federal polis biriminin ve arama izni veren hakimlerin, savaş karşıtlarına anayasal haklarını tasarruf eden Amerikalılar nazarıyla bakmadıklarına, terörizme maddi destek veren, vatanperver olmayan unsurlar nazarıyla baktıklarına açıkça işaret etmektedir.
"Maddi destek" polis devletinin tanımlanmamış terimlerinden bir diğeridir. Terimin bu bağlamda kavuştuğu anlama göre yönetimin yalanlarına inanmayanlar, politikalarını protesto edenler, yönetimin düşman ilan ettiklerine destek vermektedirler; dolayısıyla da sivil hak tasarruf etmiyor, ihanet suçu işliyorlar.
FBI'nın bu ilk baskınları, gerçek teröristlerin evde olduğu fikrine kamuoyunu alıştırma amaçlı olduğundan dolayı Kelly bu kez paçayı yırtacak. Ancak FBI bir daha ki sefere onun bilgisayarlarında - CIA'nin yerleştirdiği - "terörist bir gruptan" gelme epostalar bulacak ve kendisine suç isnad edilecektir. Bush ve Obama rejimlerinde yürürlüğe konan, federal hakimlerce de onaylanan uygulamalar sayesinde savaş karşıtları "düşman savaşçılar" muamelesi görecek, Mısır, Polonya veya Amerikan kuklası başka bir ülkeye gönderilerek – belki de Kanada olacaktır bu – savaş karşıtlarının ya da daha doğrusu Amerikan yönetimini eleştiren her kişinin Usame bin Ladin beslemesi olduğunu itiraf edene dek işkenceden geçirilecektir.
Her bir Cumhuriyetçi ve muhafazakar hatta Amerikalıların çoğunluğu buna aldanacak ama daha sonra bunun, İran'a ya da şeytanlaştırılmış başka bir varlığa karşı savaş lehine Sosyal Güvenliklerinden kesinti yapıldığından şikayet etmenin yıkıcı olduğunu veya Orta Asya ve Güney Amerika'daki savaşların paraya ihtiyacı var diye ameliyat olamayacaklarını öğrenmek üzere.
Amerikalılar var olmuş en enayi halktır. Anayasa yerine yönetimi desteklemeye meyillidirler ve neredeyse tüm Cumhuriyetçiler ve muhafazakarlar sivil özgürlüğe, suçluları ve teröristleri cesaretlendiren bir düzenekmiş gibi bakarlar.
Amerika'ya has çeşitli ve bağımsız medya ilkesinin aleyhine yoğunlaşmış Amerikan medyası, birkaç yıl içerisinde protestoları ve bağımsız düşünceyi ABD'de tasfiye edecek cadı avına omuz verecektir. Nazi lideri Goebbels'in dediği üzere basını, devletin çalabileceği büyük bir çalgı aleti gibi düşünün.
Amerikalılar, 11 Eylül'ün yönetimin/devletin yanına kar kalmasına izin verdikleri takdirde bir Amerikan polis devleti kaçınılmazdır. Amerikalılar özgür bir halk olarak kalamayacak denli enayi, eğitimsiz ve şovendirler. Bir diğer Nazi lideri Herman Georing'in dediği gibi "halk, liderlerinin söylediğine her zaman gelir. Onlara saldırı altında olduklarını söyle, barıştırıcıları yurtsever olmamakla, ülkeyi tehlikeye maruz bırakmakla itham et."
Bush ve Obama rejimlerinin yapmakta olduğu tam da bu. Benim neslimden kişilerin bildiği, tanıdığı Amerika, artık mevcut değil.
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı