Hayır. Amerika Afganistan'da bir kurnazlık oyunu sergiliyor. Çatışmalar var kayıp var , sayısı yüz binleri bulan asker var. Fakat Afganl halkının tamamı henüz ABD ve müttefiklerine karşı savaş halinde değil.
ABD 2001 yılında savaş yorgunu Afganistan'a dünyanın o güne kadar görmediği bir hava bombardımanı ( halı bombardımanı ) gerçekleştirdi.
Yorulmuş, insan kaynaklarını Ruslara karşı verdiği 10 yıllık destansı direnişle eritmiş bir yokluk ve yoksulluk ülkesinden ABD korkmuştu , korkuyordu , şu anda daha çok korkuyor. Onun içinde Afganistan'a 30 bin asker daha göndereceğini açıkladı. Müttefiklerinden de muharip güç katkısı istedi. Ve sözünü aldı.
Türkiye ise ısrarla muharip güç değil Afganlıların eğitimine katkı için eğitmen göndereceği üzerinde duruyor.
Bu ayrıntıya dikkatli bakanlar, Afganistan'da konu mankenli bir savaş oyunu olduğunu görecektir. Bütün bunlar ABD'nin projelerini hazırladığı bir büyük oyunun merkez üssü için hazırlıklarını yaptığı son askeri yığınaktır.
ABD ve büyük müttefiki İngiltere, Afganistan'da işgalci askeri harekat açısından en kolay bölgeyi savaş alanı olarak seçti: Kandehar , Hilmend ve Nimruz vilayetleri , Racistan çöllerinin bağrında rakibin barınmasının , açık harekatının zor olduğu kolay bir savaş alanıdır.
İşgalci güçlere karşı en zor savaşılan , arazinin göz alabildiğine göründüğü , karşı savaşçıların işinin zorlaştığı bir bölgedir.
Halbuki Taliban'ın günden güne gelişip büyümesi ABD ve bölgedeki müttefikleri için kabus alanı oldu. En azından böyle okuyor ve böyle duyuyoruz.
ABD ve İngiltere'nin servis ettiği kaynaklara dayanarak , konuyla ilgilenen Dünya medyası böyle diyor. Taliban'ın kahramanlıklarını övenlerde aynı servislerin haberlerine dayanarak sevinmekteler.
14 yıllık Afgan cihad tarihini, ya da Rusların 1979-1989 arasında ki 10 yıllık savaş arşivini kim karıştırabilir. Hadi ona ulaşamadık. Bu tarihler arasında basında çıkan Afgan cihad tarihine bir bakın karşımıza neler çıkacaktır ?
Ruslara karşı verilen savaşın en yoğun olduğu bölgeler içinde şu andaki üç şehir Afgan cihad tarihinde en açık renkli bölgelerin başında gelmektedir.
Savaşın en yoğun olduğu Rusların belini kıran yerler ise Herat'tan başlayıp o günkü S.S.C.B. sınırı olan bütün kuzey hattından Badahşan'a uzanan oradan da güneydoğuya dönüp Hindukuş dağları, Kapisa, Kunar, Kabil'den, Logar ve Paktiya'ya inen bölgedir.
Ve bu gün kuzey hattı hükümetin yanında göründüğü için suskunken Güneydoğu hattı tamamen ve girilmez biçimde kadim Mücahitlerin elinde ve denetimindedir.
Yine bu bölgeler Afganistan'ın direnmeye , yerel dinamikleri açısından savaşmaya ve düşmanı vurmaya en müsait dağlık bölgeleridir.
Cihat döneminin bir numaralı savaşçı hizip lideri ve müslüman rakiplerine karşı dahi acımasız ve ürkütücü Gülbettin Hikmetyar şimdi Hindukuşlar'dan , Kunar'dan, Nuristan'dan, Lehman'dan açıkçası Kabil'i bir atım öteden izlemektedir. Hatta seçimleri yakından takip edip yönlendirmektedir.
Yine cihat döneminin en önemli komutanlarından ve Taliban'ın hakimiyet dönemindeki en önemli silahlı gücünün komutanı Mevlevi Celaleddin Hakkani egemenliğini bütün Veziristan'a vaziyet edecek biçimde yaymıştır.
Böylece Kabil'i bir başka taraftan gözlem altında tutarken ABD hava sahasına yakın olduğu halde buralara hiç bulaşılmamaktadır.
Merkezin çok uzağında bir bölgede; gücünü, moralini, hedefini yitirmiş olan bir Taliban'la köşe kapmaca oynamakta, dünyaya da savaşıyoruz, yeniliyoruz diyerek hem konu mankeninin reklamını yapmakta hem de asıl niyetini kamu oyundan gizlemektedir.
El Kaide ve Taliban adını kullanarak oluşturduğu ortamdan istifade ederek baştan belirlediği senaryosunu adım adım uygulamaktadır.
Bu kadar asker niçin ?
"Taliban güçlendi, müttefikler mağlup oluyor veya olacak söylemi" propagandadan öteye bir anlam taşımıyor.
Cihat döneminin komutanlarının tamamı hayattadır. Ve bu gün çoğu hükümet dışında olsa da birbirleriyle irtibatları sürmektedir. Bugün itibariyle bunlar Taliban'dan daha güçlü , yetişmiş ve bütün Afganistan'a yayılmış bir çevreye sahiptir.
ABD'yi mağlup edecek asıl potansiyel güçte budur. Bu güç Afganistan'a yeni bir soluk getirebilir. Bunu çok iyi bilen ABD perde gerisinde irtifa kazandırdığı Taliban'la, gelecekte kendini zora sokacak olan ondört yıldır da devre dışı bırakmak için uğraştığı Afganistan'ın asıl birikmil i ve tecrübeli Cihadi güçlerini anlaştırmaya uğraşmaktadır.
Böyle bir sürprizde mümkündür. Bu sürpriz ABD'nin Afganistan'ı düşündüğünden değil asıl hedeflediği bir bölgeye el koyup, Tebriz'den, Singapur'a, Mançurya'dan , Sri Lanka'ya kadar , Çin'i, Hindistan'ı, Rusya'yı , Orta Asya'dan İran'a kadar bütün İslam coğrafyasını gözetlemeyi düşündüğü üssü garantiye almak projesidir.
ABD'nin hedefinde "kuş uçmaz, kervan geçmez" Afganlıların'da peşine düşmeyeceği Vahan koridoru gibi dünyanın damı sayılan keçi çobanlarından başka kimsenin dolaşmadığı nüfusunda yok denecek kadar az olduğu , Tacikistan'ın , Pamir bölgesinden Keşmir'e kadar İsrailce yeni yetme bir hançeri bölgeye saplayarak, Müslümanlara çıban başı bir sorun daha hediye edip , bütün saydığım bölgeleri gözetleyeceği , bir kule kuracaktır. Onun içinde bölgeye son yığınaklarını yapmaktadır.
Asya da ki yükselen güçler durumu anlayıp rest çekmeye kalkınca da zaten ABD'nin var olan yığınağı en büyük caydırıcı güç olacaktır.
Taliban'ıyla Hikmetyar'ıyla , Peştun , Tacik , Özbek , kan davasıyla baş başa kalan Afganlıların'da ABD'nin el koymayı tasarladığı bölgeye sahip çıkmak gibi bir lüksü olmayacaktır