Almanya'da Türkleri yakmayın!


Sorun, 'Türk sorunu' değil, Türk düşmanlığı

Yıl 1992, aylardan kasımdı. Hamburg'dan yola çıkıp, yağmur çiseleyen ıslak bir gece vakti Elbe nehrini geçerek Mölln'e gelmiştim.
Mölln kasabası bir gecede vahşetin adı olmuştu. Türklerin yaşadığı bir ev yangın bombası atılarak kundaklanmış, iki kız çocuğuyla birlikte babaanneleri de yanarak ölmüştü.
Kararmış harabenin önünde etrafıma bakınırken yanı başımda biten ak sakallı bir ihtiyar, sesinde hüzünlü bir titreşimle yakınmıştı:
"Bu işin sonu geldi beyim. Bizi istemiyorlar, bizi sevmiyorlar. Bize yapılanları tasvip etmeseler de öyle. Polisin koruduğu falan yok bizleri."
Karadeniz Çayevi'nde lahmacunla börek yerken, gece boyunca ne kadar acıklı hayat hikayesi varsa hepsini dinlemiş, içim acımış, defterime büyük harflerle not düşmüştüm:
Türkleri can korkusu sarmış!
Köşeme de yazmıştım:
"Mölln katliamı, Alman demokrasisiyle siyaset kurumunun aksadığı yanları gözler önüne serdi. Maddi alandaki çarpıcı başarılarına rağmen Almanya'da milliyetçilik hastalığı bünye biraz zayıflayınca yeniden nüksetmeye başladı. Anlaşılan mikrop ölmüş değil."
Sonra Solingen Katliamı geldi.
1993'ün haziran ayı. Sıcak, rutubetli bir gündü. Mölln'deki hüzünlü, boğucu hava Solingen'e de kabus gibi çökmüştü.
Beş kişinin yanarak can verdiği evin önünde katliam gecesini dinlemiştim. Ellerinde kocaman bir gaz bidonuyla gelip, evin önüne, giriş kapısına dökerek ateşlemişler, kaçarken de bağırmışlardı:
"Heil Hitler!"
Ren nehri kıyısında bir Alman entelektüeliyle konuşurken şöyle demişti:
"Alman insanı geleceğe dönük güvenini yitiriyor. Eskiden böyle değildi. Okuldan, üniversiteden mezun olunca iş bulacağını adı gibi biliyordu. Şimdi öyle değil. İşsiz kalma korkusu içinde."
İşsizlik korkusu da yabancı düşmanlığını körüklüyor, ırkçılık hayaleti Almanya'da yeniden sahne alıyordu.
Sabah'taki köşeme şu satırları yazmıştım:
"Almanya'da yabancı düşmanlığı yalnız Dazlaklara, Neo-Nazilere özgü değil. Alman kamuoyunda yabancıya karşı olumsuz duygular çok yaygın. Yabancı düşmanlığı konusundaki yöntemler herkes tarafından paylaşılmıyor olabilir. Ama bu konuda duygu ve düşünceler paylaşılıyor.
Almanya'nın eski Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher de, 'Şiddet yanlılarını harekete geçiren nedenleri anlayışla karşılayıp, yöntemlerini onaylamama'nın ne kadar tehlikeli bir tutum olduğuna değinmiş...
Almanya'da siyaset kurumu yabancı düşmanlığının üzerine kararlılıkla yürümüyor.Yürümek bir bakıma işine de gelmiyor, seçim kaygısıyla, oy nedeniyle...
Almanya ateşle oynuyor!"
1993'de yazmıştım bu satırları.
Kaç yıl geçmiş...
Almanya hâlâ ateşle oynuyor.
Son 17 günde 5 değişik yerde kundaklama olayları yaşandı Almanya'da. En korkuncu Ludwigshafen'deydi, 5'i çocuk 9 Türk öldü.
Hessen Eyaletinde, CDU'lu muhafazakar Başbakanı Roland Koch son seçim kampanyasını yabancı düşmanlığı üzerine oturttu.
Alman basınında kundaklama olaylarını görmezlikte gelme ya da geçiştirme havası da dikkati çekiyor.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Zafer Üskül geçen haftayı Almanya'da geçirdi. Dün sabah kendisiyle sohbet ettik.
İzlenimleri şöyle özetlenebilir:
(1) Almanya'daki son eyalet seçimlerinde, kampanya sırasında yer yer suyun yüzüne vuran Türk düşmanlığı...
(2) Kundaklama olaylarının üzerine kararlılıkla yüründüğüne dair belirtilerin zayıflığı...
(3) Türklere karşı bazı alanlarda kendini belli eden ayrımcılık, ırkçılık... Ve bu açıdan örnekler gösterildiğinde Alman tarafında kendini belli eden sinirlilik hali...
(4) Alman makamlarının Türklerle ilgili olarak hep bardağın boş yanını gösterme çabaları...
(5) Almanya'daki Yabancılar Yasası'nın Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi'ne aykırı yanları konusunda Almanların tepkili ruh hali...
(6) Almanya'da yaşayan 3 milyon civarındaki Türk'ün olağanüstü örgütsüzlüğü ve dağınıklığı...
Dileriz, bu eleştirel noktalarda Alman dostlarımız gerektiği gibi düşünür taşınırlar.
Alman basını da, Başbakan Erdoğan'la uğraşmak ve Almanya'da bir 'Türk sorunu' icat etmek yerine, gitgide kabaran Türk düşmanlığı ve ırkçılık dalgasıyla mücadele eder.
Hegel'in bir sözü vardır:
"Tarih bir tek ders öğretiyor, insanların ve iktidarların tarihten bir türlü ders almadıkları dersini..."
Artık 21. yüzyıldayız.
Hegel'i bir daha haklı çıkartmayın ve Türkleri sakın yakmayın!

Kayak: Milliyet