Almanya'da Türkleri yakmayın!(2)

 


Merkel'in Türk sorunu, Erdoğan'ın Kürt sorunu...

Başbakan Erdoğan'ın Almanya gezisi sırasında asimilasyonu insanlık suçu sayan sözlerinin yarattığı yankılar sürüyor.
Almanya Başbakanı Merkel'le Alman muhafazakarlarının Erdoğan'a tepkisi, yalnız Alman basınında değil değişik Avrupa ülkelerinde de ilginç tartışmalara yol açmış durumda.
İngiliz The Guardian gazetesinde çıkan uzun bir makalede(* ), hem Erdoğan hem Merkel eleştiriliyor.
Merkel'in Türkiye için öngördüğü imtiyazlı ortaklık önerisine karşı çıkan yazar, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini savunuyor.
Almanya'da Türklere ilişkin entegrasyon siyasetinin de eleştirildiği yazıda, "Almanya'da yaşayan 2.7 milyon Türk'ten tahminen sadece 500 bini Alman vatandaşı. Merkel eğer Türk nüfusunun kendini daha fazla 'Alman' hissetmesini istiyorsa, Türklerin Alman vatandaşlığını elde etmelerini kolaylaştırıp Almanya'da onlara daha çok yer açmalı" eleştirisi yapılıyor.
Arkasından söz Erdoğan'a geliyor.
Merkel'in Almanya'da bir Türk sorunu yaratmaktan nasıl kaçınması gerektiği belirtildikten sonra, Başbakan Erdoğan daha çok Kürt sorunu çerçevesinde sorgulanıyor.
Şu satırlar ilginç:
"Bir Alman arkadaşım, 'Erdoğan'ın söylediklerinin çoğuna karşı değilim' dedi. Ama arkasından, 'Merkel eğer Türkiye'ye gidip Kürtçe eğitim veren okullar istese ve Kürtlere dönerek Türk toplumuna entegre olmaları gerektiğini söylese acaba nasıl tepkilerle karşılaşırdı? Türk muhafazakarları, böyle bir konuşmaya Almanya'daki muhafazakarlardan çok daha sert tepki gösterirlerdi' diye ekledi.
Her ne kadar Kürtler Türkiye'de kağıt üstünde eşit haklara sahip olsalar da, uzun yıllar boyunca medeni ve kültürel haklarının kısıtlanmasına katlandılar.
Neyse ki Almanya'da Türkler, Türkiye'de Kürtlerin görmüş olduğu baskıya uğramıyorlar.
Başbakan Erdoğan eğer Merkel'e yaptığı tavsiyelerin gereğini kendi ülkesinde yapar ve Kürtlerle devlet arasındaki yüzyıllık çatışmayı bitirmek için onlara hak ettikleri kültürel ve siyasal hakları tanırsa iyi eder."
Sorunun düğümü de burada.
Başbakan Erdoğan'ın Almanya'daki Türklerin entegrasyonuna ilişkin sözlerindeki haklılık payı büyük.
Almanların Erdoğan'a kızmak ve Almanya'da bir 'Türk sorunu' icat etmek yerine, bu ülkedeki Türk düşmanlığı ve ırkçılık üzerinde ciddi biçimde kafa yormaları ve doğru politikalar geliştirmeleri lazım.
Ama Erdoğan da durup düşünmeli.
Nasıl Almanya'da bir Türk sorunu yaratmaya kalkışmak büyük bir yanlış olacaksa, Türkiye'de de Kürt sorunu üzerinde yeterince durulmaması yine büyük bir yanlıştır.
Birincisi Merkel'i ilgilendiriyor.
İkincisi de Erdoğan'ı...
Başbakan Erdoğan uzunca bir süredir Kürt sorunundan kaçıyor. Bu sorunu daha çok yoksulluk ve şiddete indirgeme eğilimi içinde.
Bu yaklaşım 'resmi'dir.
Bugüne kadar gelmiş geçmiş başbakanlar bu çizgiyi izlediler. Kürt sorununun adını açıkça koymaktan kaçındılar. Bu sorunu sadece yoksulluk ve şiddete indirgeyen devletin resmi politikalarını kabullendiler.
Ama sorun çözülmedi.
Şiddet derinleşti.
Başbakan Erdoğan eğer Kürt sorununu gerçekten çözüm rayına oturmak istiyorsa, sivil anayasa ile birlikte AB reformlarını, 301 gibi demokrasi ayıplarını bir an önce gündemine sokmak, yani sivil operasyon yapmak zorundadır.
—————————————-
* Halid Diad, Almanya'daki Türkler Arada Kaldı, The Guardian, 18.2.08; Türkçesi: Radikal, 21.2.08, s.10

 

Askeri operasyon, sivil operasyon!
Kuzey Irak'a yönelik kara operasyonu sonunda başladı. Kapsam ve zamanının sınırlı olacağı, sadece PKK'yı hedef alacağı açıklandı.
Operasyonun diplomatik zemininin önceden iyi hazırlandığı anlaşılıyor. Hem ABD'den hem AB'den ilk tepkiler ılımlı ve operasyonu destekleyici nitelikte...
Bu arada, kara operasyonuyla eşzamanlı olarak Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani Ankara'ya nihayet resmen davet edildi. Cumhurbaşkanı Gül tarafından yapılan bu davet birkaç yıldır yılan hikayesine dönmüştü.
Şimdi ne olacak?
Sorular azımsanmamalı.
Kara operasyonu hiç beklenmedik dinamikleri harekete geçirebilir mi?
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Kuzey Irak'ta sivil halkla, Irak Kürtleriyle ya da Mesut Barzani'nin peşmergeleriyle karşı karşıya getirebilecek tuzaklar kurulabilir mi?
Böylesi tuzaklar veya genel olarak kara operasyonu, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı Kürtleri nasıl etkiler?
Bu operasyon, bütüncül bir stratejinin parçası mı? Kapsamlı bir paketin sopa boyutu mu?
Bir başka deyişle:
Askeri operasyon sonrası, şimdiden hazır olan bir sivil operasyon için düğmeye basacak mı hükümet?..
Sorular henüz yanıtsız.
PKK ve şiddetle mücadele açısından, tek başına askeri operasyonlar bugüne kadar derde deva olamadı. Her seferinde bir süre sonra yeniden başlangıç noktasına döndük.
Kuzey Irak'a kara harekatı, yine birçok kuşku ve soru işaretinin çengeline takılmış olarak başlamış durumda.
Dileriz sonu iyi gelir.

Kaynak: Milliyet