Allah’ın Hediyesi Çocuklarımız

 

Nice dualar vardır ki hakkıyla işitenin bilinciyle Zekeriyya Aleyhisselamın dilinde tecelli bulur ve: “Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla” (Al-i İmran, 38) niyazıyla arşı alaya yükselir. Hatta salihlerden bir evlat vermesi için İbrahim Aleyhisselamın yakarışı da nakledilir kitabı mübinde: “Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver” (Saffât, 100) diye…

Her amel ve niyaz bir duadır çocuk tadında… Çocuklarımız da cennet reyhanıdır Nebi katında… Şefkat ve merhamet sevgimizin bir parçası, sevgimiz ise imanımızın kâmil manasıdır.

Tüm dualarımız çocuklarımızın salih amel işlemesi, amellerimiz ise çocuklarımızın ahlakını güzelleştirmektir aslında… Nice olaylar ve konuşmalar vardır ki çocuğumuzun ahlakına, kişilik ve karakterine etki eder de farkında olmayız… İşlediklerimizi yalnız kendimize diye düşünür ama nice zihinlerin ve hayatların olumsuz etkilendiğini hesaba katmayız. Asıl hesap görücü ise kendi ellerimizle yaptıklarımız yüzünden çocuklarımızın bile ne hale düştüklerini ve nasıl etkilendiğini bizlere açık bir şekilde gösterir.

Tarih kitapları Ebu’l Vefa Hazretlerinin oğlundan bahseder…
İstanbul’un Vefa semtine adı verilen Ebu’l Vefa, Fatih devrinin büyük âlimlerinden ve evliyasındandı. Akşemseddin, Molla Gürani gibi devrin manevi önderlerinden biriydi.

Bu büyük zatın oyun yaşlarındaki bir oğlu kötü bir alışkanlık edinmişti. Ucuna çivi çakılmış bir sopa ile o devirde evlere içme suyu taşıyan sakaların kırbalarını deliyordu. Evcil hayvan derisinden yapılmış su tulumu demek olan kırba, sivri bir madde ile dokunuldu mu kolayca delinecek bir nesneydi. Ebu’l Vefa’nın oğlu da bunu yapıyordu.

Sakalar, "Bir din ulusunun oğludur, çok sürmez geçer" diye bir müddet dayandılarsa da baktılar vazgeçeceği falan yok, Ebu’l Vefa’ya şikâyet ettiler.
Ebu’l Vefa Hazretleri olanları duyunca hayretler içinde kaldı. Nasıl olur da bunca dikkat ve özenle yetiştirilen, haram lokmadan uzak tutulan bir çocuk böyle bir şey yapardı? Ebu’l Vefa sakalara, "Tamam" dedi. Konu anlaşıldı, gereken yapılacak, sizin de zararınız ödenecektir.
Önce kendinden işe başladı:

— Acaba ben bu çocuğa yanlışlıkla da olsa haram yedirdim mi? diye düşündü. Bir şey bulamadı. Hanımına sordu:

— Sen bu çocuğa hamileyken veya süt verirken haram bir şey yedin mi, çok iyi düşün, bana bildir, yoksa oğlanın sonu kötü, dedi.

Hanım düşündü, taşındı, rüyaya yattı, nihayet bir olay hatırladı. "Oğlana hamileyken oturmaya gittiği bir komşu evinde, masadaki bir tabakta portakallar varmış. Görünce canı çekmiş ama istemeye de utanmış. Ev sahibi hanım bulundukları odadan dışarı çıktıkça yakasındaki iğneyi portakallara batırıp sularını içmiş." Bunu Ebu’l Vefa Hazretlerine anlattı.

Ebu’l Vefa: "Aman hatun hiç vakit geçirmeden o komşuya git, olanı biteni dosdoğru anlat ve helallik dile" diye tembihledi. Kendi de sakaları çağırdı, kimin kaç tane kırbası delinmişse hepsinin parasını ödedi ve haklarını helal ettirdi.

Oğlana olayın başından sonuna kadar bir şey denmedi. Hakkında böyle şikâyet var, bir daha yaparsan asarız, keseriz yollu tehdit edilmedi. Ama çocuk bir daha çivili sopa ile kırbaları delmedi.

Önce aile kendisinde aradı sorunun kaynağını ve buldu da… Suç hemen çocuğun üzerine atılmadı. Bir yerde yanlış yapılmıştı, anne ve baba birlikte hareket ederek sorunun kaynağını buldular. Sorun halledilince de problem kendiliğinden ortadan kalkmış oldu… Resulü Kibriya’nın -Salât ve Selam O’nun üzerine olsun- emri ise yerine getirilmiş oldu: "Çocuklarınıza ikram (ve ihsan) ediniz. Terbiyelerine çok dikkat ediniz. Onları güzel terbiye ediniz." (Seçme Hadisler, sh: 29, Diyanet Yay.)  "Çünkü onlar, Allah'ın size hediyesidir." (A.g.e. sh: 30)