Türkiye'nin içinde bulunduğu kriz, laik-İslamcı farkı kadar kır ve kent, gelenek ve modernite arasındaki çekişmelere dayanıyor. AKP'nin bu derece destek almasının bir nedeni de, gelenekçi Türklerin ihtiyaçlarına laik partilerden daha hızlı yanıt verebilmesi
Bazıları, Türkiye'yi, Batı'ya doğru gidişi sürdürmek çabasıyla güverteye koşan iyi niyetli bir azınlık eşliğinde, Doğu'ya doğru yelken açmış bir gemiye benzetiyor. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İslami kökenli hükümeti ve AKP, Müslüman Türkiye'yi AB için daha cazip kılmak için demokratik reformlar yapmaya çabaladı. Ancak Avrupa, her geçen yıl Türklerin Batı'ya yönelimini zorlaştırdı. Bu arada Avrupa'ya katılmayı zahmete değer gören Türklerin sayısı da azalıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan son kriz, Türkiye'nin Avrupa'daki hasımlarını yüreklendirecek. Erdoğan, Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanı adayı göstererek belki de son kartını oynadı. Ancak Gül'ün adaylığının, laiklik adı altında müdahale hakkını saklı tutan ordunun homurdanmasına neden olması, ülkenin istikrarıyla ilgili endişe yaratıyor. Milyonlar laik gücün göstergesi mahiyetinde İslamcılaşmaya karşı sokağa dökülüyor. Oysa hiçbir şey AB üyeliği hayallerini askeri darbeden daha hızlı sona erdiremez.
Laik seçkinler diye adlandırılan ve laikliği din gibi algılayan Batılı Türkler, Erdoğan hükümetine İslami kökenleri nedeniyle derin bir şüpheyle bakıyor. Oysa AKP, laik karşıtlarının çoğundan daha açık fikirli ve Avrupa yanlısı. Ancak laiklere ve özellikle İslamcılaşmanın getireceği kayıplardan en fazla ürken laik kadınlara göre, Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesi, dini temelli bu partinin eline çok fazla güç verilmesi demek.
Türkiye'nin modernleşmesi, askeri yenilgiye tepki olarak başladı. Osmanlı'nın uzun süren çöküşü ve Hıristiyan dünya karşısındaki yenilgileri, orduyu modernleşmeye itti ve devletin modernleşmesinin de bunu izleyeceği düşünüldü. 1. Dünya Savaşı kahramanı Atatürk, 1923'te Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıntılarından modern bir cumhuriyet yaratarak laikliğe yönelik en büyük atılımı yaptı.
Avrupalılaşmış laik sınıf, siyasette dini etkiye daima direnç gösterdi. Onlara göre, İslami kökenlere sahip bir partinin iktidara gelmesi kabul edilebilirdi, ancak 'Atatürk'ün evi' sayılan cumhurbaşkanlığına gelmelerine izin verilemezdi ve AKP'nin bu yöndeki her girişimi, Kemalist devletin doğrularını ve dengelerini altüst etme çabası olarak algılandı.
Bununla birlikte, laikleri tümüyle demokratik diye tasvir etmek hata olabilir. Bazı Laikler, Avrupa karşıtı ve ordunun müdahale ederek İslamcıları Meclis'ten süpürdüğünü görmekten mutluluk duyacak insanlar. Türk geleneğinde din işleri devlet eliyle görülür ve bunun aksi namümkündür. Ancak tarihçi İlber Ortaylı'ya göre, sivil toplum geleneği de hâlâ eksik.
Laiklerin modern ve ılımlı Gül'e tepkilerinin bir nedeni de eşinin türban takmasıydı. Laikler, neredeyse fanatiklik derecesinde türbana karşı ve taviz verilirse gerisinin geleceğini düşünüyor. Başörtüsü her iki taraf açısından da siyasileşmiş bir mesele.
Yine de bu yalnızca dinci ve laik partiler arasında bir mücadele değil. Aynı zamanda, kır ve kent, gelenek ve modernite, yoksul ve zengin arasında bir mücadele. AKP tabanının büyük kısmı varoşlara dayanıyor. Durumu daha da karmaşıklaştırırsak, gelenekçi işadamlarından oluşan ve para kazanan, ama laik seçkinlere mensup olmayan yükselen bir sınıf da var.
Darbe Doğu'ya yönelimi hızlandırır
Bilgi Üniversitesi'nden İlter Turan, AKP'nin dindar ve çoğunlukla yoksul gelenekçi Türklerin kötü durumu karşısında 'daha samimi' olduğunu söylüyor ve ekliyor: "AKP, onların ihtiyaçlarını algılamada çok daha hızlı."
Durum bölge genelinde de böyle. Hamas, Hizbullah, Müslüman Kardeşler... Laikler idrak etmekte gecikirken ve ihtiyaçları yanıtlamakta ağır kalırken, dini partiler, genellikle meseleyi hemen 'kavrıyor' gibi. Doğu'da özgür seçimler, İslam'ın tercih edilmesi anlamına gelebiliyor.
Avrupa, karşısında böyle ılımlı, şiddet karşıtı ve duruma göre Batı yanlısı, İslami, fakat İslamcı olmayan bir parti bulunduğu için kendini şanslı saymalı. AKP'nin iktidara gelmesi demokratik çerçevenin dışında kalan bir yöntemle engellenirse, gemi, Doğu rotasındaki hızını tehlikeli boyutta artıracak ve AB limanlarını kapatacak.