AKP kapatılırsa AB üyeliği müzakereleri kesilir


Türkiye'nin en popüler hükümetlerinden birini kuran AKP kapatılırsa, AB'nin üyelik müzakerelerini keseceği neredeyse kesin. Partinin kapatılması, İslamcıları yasal alana çekme çabalarını boşa çıkarıp onları radikalleştirebilir

Türkiye'deki Anayasa Mahkemesi bugün, sadece Türkiye için değil Müslüman dünyanın büyük kısmı için de muazzam ve muhtemelen felaket sonuçları olacak bir davanın dosyasını açıyor. Türkiye'nin AB üyeliği umutlarını sona erdirebilir ve Batı'nın en zinde stratejik müttefiklerinden birini askeri baskıyla İslami öfke arasında bölünmüş, kan davalı ve hayata küsmüş bir ülke haline getirebilir.
Zira mahkemenin karar vermeye çalıştığı şey, İslam'ın laik demokrasiyle uyumlu olup olmadığı. Mevcut İslamcı hükümetin Atatürk'ün anayasasının altını oyduğuna hükmederse, iktidardaki AKP'nin tümüyle yasadışı olduğunu ilan edip Türkiye'nin en popüler ve başarılı hükümetlerinden birinin kapatılması talimatı verecek. Böyle olursa Müslüman dünyanın dört bir köşesindeki İslamcı partiler, laiklik yanlıları kendilerini asla kabul etmeyeceği için demokratik süreci reddedip iktidarı ele geçirmeleri gerektiğini öne sürerek sırtlarını demokrasiye dönebilir.
Hukuktan ziyade siyasetle ilgili olan bunun gibi pek az dava vardır. Başsavcı bugün Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi İslami bir devlete dönüştürmeye çalıştığı suçlamasıyla oturumları açtığında, Türklerin büyük kısmı güçlü ve kızgın silahlı kuvvetlerin sesini duyacak. Kendisini laikliğin koruyucusu olarak gören ordu, Erdoğan'ı veya partisini hiçbir zaman kabul etmedi. Son 50 yılda dört darbe yaptı, geçen yıl başbakanın önde gelen bir İslamcı'yı cumhurbaşkanlığına aday göstermesi üzerine bir yenisinin eşiğine geldi. Ancak kurnaz Erdoğan erken seçime giderek daha da büyük çoğunlukla tekrar iktidar oldu, Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanlığına yerleştirdi ve orduya kamuoyunu hiçe sayıp kendisini
devirmek konusunda üstü kapalı olarak meydan okudu.
AKP'nin iktidara dönüşünü durdurmak yönünde yaptıkları açık uyarılarında başarılı olamayan generaller, bu kez bu son gizli darbenin arkasında ağırlık koymuş durumda. Laiklik yanlısı Anayasa Mahkemesi'nin muhalefetin açtığı davayı görüşmeyi kabul edeceğine güvenen generaller, şimdi son hükümet kararlarının, bilhassa da üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldırma girişiminin İslami bir gündemin göstergesi olduğuna dair tezlerini kanıtlamayı umuyorlar.
İddia makamı (ve generaller), Erdoğan ve Gül'ün de aralarında bulunduğu 71 AKP mensubunun beş yıllığına siyasetten men edilmesi için çabalıyor. Belirsizlik piyasalara zarar verip yabancı yatırımı kaçırmaya başladı bile. AB dava aleyhinde güçlü bir tavır sergileyerek, hükümete yönelik suçlamaların mecliste tartışılması gerektiğini ve şu an kendisini İslamcı değil 'muhafazakâr demokrat' diye niteleyen AKP'nin göreve uygun olup olmadığına karar verme hakkının mahkemeye değil, seçmenlere ait olduğunu belirtti.
Hükümet bir mahkeme kararıyla lağvedilirse, AB'nin üyelik müzakerelerini keseceği neredeyse kesin. Bu, giderek milliyetçileşen ve AB'ye, özellikle Kürt haklarına karşı yürütülen askeri kampanyayı ve vatansever addedilmeyen yazarlara baskı yapılmasını eleştirdiği için kuşkuyla bakan yerleşik askeri yapıyı memnun edecektir. Bu, yerleşik laik yapının Batı'nın sıcak desteğini kaybederken, AKP'nin reformlar ve insan haklarındaki ilerlemeler yoluyla yabancıları etkilediği konulardan sadece biri. Müslüman hükümetler Türkiye'yi dikkatle izliyor. Büyük kısmı AKP'nin kapatılması halinde, yasallığın kıyısında gezinen İslamcı partileri yasal alana çekme çabalarının boşa çıkacağından korkuyor. AKP'nin kapatılması İslamcıları radikalleştirecek, Batı'yla çatışmayı canlandıracak, Müslüman dünyadaki siyasi uzlaşmaya sekte vuracak ve şiddetin devamına yol açacak. Yani pek çok şey, bu haftaki davaya bağlı.

 

Kaynak: Radikal