AKP hangi yoldan gidecek?


 
AKP'nin ezici zaferi laik yapının sonu anlamına gelse de, Türkiye İslami bir ülkeye dönüşmek zorunda değil. Gidişatı, AKP'nin artan desteğini nasıl kullanacağı belirleyecek

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Türkiye'de yaşanan en önemli siyasi olay sayılabilecek seçimlerde, AKP ezici bir zafer kazandı. Yüzde 10'luk barajı sadece iki siyasi parti ve bazı bağımsızlar geçebildi. Sonuçları karmaşık yapan şey şu: AKP 2002'deki oylarını 13 puan artırdı, ama eskisinden daha az koltuk kazandı. Parti tek başına hükümet kurabilecek ama istediği değişiklikler için gereken üçte iki çoğunluğa sahip olamayacak. Fakat AKP yine de, iktidarda geçirdiği beş yıl sonrasında kendi desteği artarken muhalefetin ciddi şekilde meydan okuyacak bir güç ortaya koyamamasından teskin olabilir.

AKP'nin yankı uyandırıcı zaferi, Atatürk'ün 1920'lerde laik bir devlet olarak şekillendirdiği Türkiye Cumhuriyeti'nin sonu anlamına geliyor. Fakat bu, Türkiye İslami bir ülkeye dönüşecek demek de değil.

Erdoğan akıllılık etti

Atatürk'e göre İslam, ilerlemeyi engelleyen önemli etkenlerden biriydi; nüfusun çoğunluğunun Müslüman olmasına rağmen, İslam'ı kamusal alanda yasaklamaya çalıştı. Atatürk için, Batılılaşma ve modernleşme bir arada götürülmeliydi. Gerçekten de, Türkiye, demokrasi, istikrar ve ekonomi açısından büyük başarılar kaydetti. Bu dönemin sonlanmasının birkaç nedeni var. Kilit etkenlerden biri, İslami yönelimli orta sınıfın zenginleştiği Orta Anadolu nüfusunun geleneksel kesimlerinin güçlenmesiydi. Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve siyasi İslam'ın çeşitli bölgelerde desteğini artırması, Türkiye'de de İslam'ın kamusal alanda yeniden doğuşuna yol açtı.

Eski İslami partinin içinden, gerici ve aşırılık yanlısı imajı kırmak isteyen yetenekli liderlerin çıkması da aynı ölçüde önemliydi. Bu liderler İslami siyaseti Türk yaşam tarzı ve moderniteyle genel olarak başarıyla uzlaştırdı. Akılcı bir tutumla, partiyi İslami bir çerçeve yerine muhafazakâr bir çizgiye oturttular.

Gerçekten de, sosyalistler CHP etrafında birleşerek hayatta kalırken, muhafazakâr partiler darmadağın oldu. Bu partilerin ortadan kaybolması, AKP'yi, muhafazakâr seçmen tabanının çoğunluğunu kontrol eder hale getirdi.

Fakat bu kontrol mutlak değil: Seçimin diğer başarı hikâyesi MHP'ninki; MHP, kurulmasından bu yana genellikle neofaşist bir parti olarak görülen, ama kendisini muhafazakâr-milliyetçi bir çizgide yenileyen bir parti. Seçmenlerin üçte ikisinin uzun yıllardır aşırılık yanlısı addedilen ve demokrasiye bağlılığı sorgulanan partilere oy vermesi, pek çok Türk'ü şoke etti. Şimdi cevaplanması gereken iki soru kümesi var: Birincisi, AKP ne istiyor? Liderlerinin dediği gibi, kamusal alanda İslam için eşitlik arayan muhafazakâr bir parti mi, yoksa düşmanlarının korktuğu gibi, ılımlı görüntüye bürünmüş İslamcı bir kurt mu? Dahası parti, bir askeri darbe korkusu veya seçmenlerinin programını reddetmesi nedeniyle durdurulana dek, istediği kadar bastırabilir.

Bu da bizi ikinci soruya götürüyor: AKP, toplumu değiştirmek konusunda ne kadar ileri gidebilir? Sorun şu ki, gerçek bir muhalefetin yokluğunda, AKP'yi tek kontrol edebilecek şey kendi vicdanı ve hâlâ laik olan ordunun koyacağı bir engel. Fakat AKP, AB üyeliği çabaları çerçevesinde, ordunun siyasi rolünü azaltan reformlara da imza attı.

Batı karşıtlığı istikrarsızlaştırır

AKP'nin gündeminin tepesinde, kendi dünya bakışıyla uyumlu bir cumhurbaşkanı seçmek var. Orduyu hükümetin emrine tabi kılabilecek potansiyelde bir yetki bu. Hükümetin yasaları değiştirebileceği, yargıçları atayabileceği ve yönetimi kadrolarını belirleyebileceği göz önüne alındığında, başka bir modele kayış geri dönüşsüz bir noktaya varabilir. Fakat bu model tam olarak ne?

Söz konusu model geleneksel ve dinsel mirasını kucaklamaya daha istekli bir Türkiye anlamına geliyorsa, seçim sonucu vatandaşlarının çoğunluğu ve stratejik ittifaklar bakımından hayırlı. Fakat radikal İslamcı hareketlere meyleden Batı karşıtı bir Türkiye anlamına geliyorsa, uluslararası politikada büyük bir değişikliğe ülkede artan istikrarsızlık eşlik edecektir.

Kaynak: Radikal