AKP davası

 

ANAYASA Mahkemesi Raportörü Osman Can, AKP'nin kapatılmaması ve yaptırım uygulanmaması yönünde raporunu verdi. Osman Can bu konuda uzmanlaşmış bir akademisyendir, "Demokratikleşme Sürecinde Anayasa ve Siyasi Partilerin Kapatılması" adıyla bir kitap da yazmıştır.
Can'ın bu kitabında görüyoruz ki, Anayasa Mahkememiz 'liberalleşme' sürecinden geçiyor.
Mesela Yüce Mahkeme, eskiden bir partinin tüzük ve programının Anayasa'ya aykırı olmasını yeterli kapatma sebebi saymıştı, ama artık bu yüzden parti kapatmıyor!.. Eskiden "Özgün bir Kürt dili yoktur" diye gerekçe yazmıştı, ama artık böyle demiyor!.. Eskiden "din hizmetlerinin cemaatlere bırakılmasını" savunmayı parti kapatma sebebi saymıştı, ama artık böyle düşünmüyor!..
Can'ın kitabında ayrıntılı bilgiler var.
Elbette raportör raporu Mahkeme'yi bağlamaz. Nitekim türban davasında raportör raporunun tersi yönünde karar verildi. AKP davasında da ne karar verileceğini bilemeyiz.
Ama Mahkeme'nin liberalleşme eğilimi, Türkiye'de hukukun evrimi bakımından önemlidir.

Liberal içtihat
Liberalleşme eğiliminin son örneği, Melik Fırat'ın Hak-Par adlı partisinin kapatılması için Başsavcı'nın açtığı davayı Mahkeme'nin reddetmesidir. (Karar No: 2008/1)
Bunun bir sebebi, Anayasa'nın kendisindeki liberalleşmedir: Ecevit döneminde yapılan anayasa değişikliğiyle parti kapatmak zorlaştırılmış, 7 üyenin kapatma yönünde oy kullanması şartına bağlanmıştır. Hak-Par davasında ise partinin kapatılması için 6 üye, kapatılmaması için 5 üye oy kullandığından kapatma davası reddedilmiştir.
Bu beş üyenin yazdığı gerekçeli karar, Mahkeme'nin kendi hukuk görüşündeki liberalleşmeyi yansıtıyor. Satırbaşlarıyla şöyle:
-  Demokratik rejim için doğrudan ciddi bir açık ve yakın tehlike oluşturmayan partiler kapatılmamalıdır... Burada 'doğrudan' terimi çok önemlidir, hukukta 'dolaylı da olsa' diyerek zincirleme akıl yürütmeyle karar verilemeyeceğini gösteriyor.
-  Anayasamız, öncelikle demokratik rejimin sağlıklı biçimde yaşatılmasını amaçlamaktadır... Yüce Mahkeme'nin bu ifadesi, eski kararlarında olduğundan çok daha kuvvetli bir demokrasi vurgusudur.
-  Partinin Anayasa dışı bir yöntemi uygulayacağına ilişkin herhangi bir kanıt yoksa, kapatılmamalıdır!.. Yani, sert sözler değil, ancak 'anayasa dışı yöntemler' parti kapatma sebebi olabilir.

Kararın önemi
Tarihinde 27 Mayıs'ı eleştirmeyi suç sayan, hatta çok yakın tarihinde parti kapatma uğruna geçmişe yürüyen iptal kararı vermekten çekinmeyen Yüce Mahkeme'nin bu içtihadı yenidir ve çağdaş demokrasiler düzeyindedir.
AKP davasında eğer Yüce Mahkeme bu içtihattaki bakış açısını sürdürürse, o zaman, dosyadaki delillerin ne ölçüde bu yeni içtihat çerçevesine girdiğine veya girmediğine bakacaktır.
AKP davasının siyasi bakımdan demokrasi tarihimizdeki en önemli, en kritik parti kapatma davası olduğu bellidir. Çünkü eski hiçbir dava, demokratik istikrarı bu kadar derinden etkileyecek nitelikte değildi.
Hukuki bakımdan ise, iki açıdan çok aydınlatıcı olacaktır: Liberal içtihadın kökleşip kökleşmeyeceği... Ve bir de delilleri değerlendirme konusunda 'doğrudan' mantığını mı, yoksa 'dolaylı da olsa' mantığını mı kullanacağı...
Bakıp göreceğiz.


Kaynak: Milliyet