28 Ocak günü, dünyanın dört bir yanından gelecek dışişleri bakanları Afganistan ile ilgili bir konferans için Londra'ya uçacak.
Bu konferans yoğun bir hazırlık çalışmasının, son olarak da 12 Ocak günü Abu Dabi'de yapılan bir toplantının ardından gerçekleştirilmektedir. Londra Konferansı, ülkelerini yeniden inşa etme konusunda Afgan halkının göstermekte olduğu çabalara verilen uluslararası desteği yenileyecek ve canlandıracaktır. Her ikimiz de kasım ayında Cumhurbaşkanı Karzai'nin resmi işe başlama töreninde hazır bulunduk ve Cumhurbaşkanı'nın ülkesi için belirlediği açık ve net gündemi anlatışını dinledik. Şu anda Karzai'nin ve Afgan hükümetinin bu gündemi hayata geçirmesini bekliyoruz. Fakat, bizim desteğimiz olmadan, Afgan hükümeti ülkelerini yeniden inşa edemeyecek ve Taliban'a karşı duramayacaktır. Dolayısıyla, 2010 yılına girdiğimiz şu günlerde 43 uluslu koalisyonun tamamının –Birleşik Arap Emirliği ve Birleşik Krallık gibi ülkeler de dahil– kaynaklarını Afganistan'daki idari yönetimin arkasında birleştirmek durumundayız.
ULUSLARARASI KOALİSYON BİR GÜN GİDECEK...
Afganistan'daki misyonun temelinde yatan mantık halen geçerlidir: Yani, 30 yıllık savaş ve kargaşanın ardından Afgan halkının ülkelerinde güvenliği sağlamasına yardımcı olmak ve böylece Afganistan'ın bir daha asla El Kaide ve uluslararası terörün küvözü olarak kullanılmamasını sağlamak. Bu, uluslararası koalisyon sonsuza dek Afganistan'da kalacak demek değildir. Afgan Ulusal Güvenlik Güçleri kendi ülkelerinin güvenliğinin sorumluluğunu üstlenebilecek konuma geldiğinde, birliklerimizi ülkeden çekecek ve enerjimizi okur yazarlık, zayıf kurumlar ve yozlaşma gibi Afganistan'ın karşı karşıya olduğu uzun vadeli birçok sınamaya aktaracağız.
Londra Konferansı'nın odağı, tüm çabaları askerî ve sivil kaynakların nasıl hizmete sunulacağını belirleyecek açık ve net bir plan altında seferber edebilmek olacaktır. Bunu sağlayabilmek için, uluslararası çalışmaların şu üç kilit noktada daha da geliştirilmesi gerekmektedir: İlk olarak, kalkınmaya ve yeniden inşa çalışmalarının hızlandırılmasına izin verecek şekilde, ülkede güvenliğin temin edilmesini sağlamalıyız. Afgan halkının uluslararası birlikler ülkeden çekildiğinde, -ki bu olacak- ülkede kalacak gücün Taliban değil Afgan yetkililer olacağına inanması gerekmektedir. Dolayısıyla bu konferans uluslararası güçlerin Afgan Ulusal Güvenlik Güçleri'ne nasıl akıl hocalığı ve ortaklık yapıp yapılarını geliştirebileceği konusuna odaklanacaktır. Bu alanda ilerleme kaydediyoruz. Şu anda Afgan Ulusal Güvenlik Güçleri tüm askerî operasyonların %90'ında yer alıyor. Fakat daha yapmamız gereken şeyler de var. Özellikle de Afgan hükümetinden daha fazla asker ve polis temin etme ve atamayı taahhüt etmesini bekliyoruz.
Afgan halkının kendi ülkeleri ve sınamaları adına sorumluluğu bizzat üstlenmelerinin kilit bir parçası olarak koalisyon güçleri, mevcut koşullar buna elverdiği takdirde güvenliğe ilişkin sorumluluğu kademeli bir şekilde, yani bölge bölge, il il, Afganlılara bırakmalıdır. Ayrıca, sivil Afgan halkı aleyhlerine döndükçe ve asker operasyonlarını artırdıkça üzerlerindeki baskıyı hissetmeye başlayan direnişçiler için, Afganistan'ın normal, sivil yaşamına geri dönebilmelerine imkân sağlayacak ciddi bir topluma geri kazandırma programı geliştirmemiz gerekmektedir. Londra Konferansı'nda uluslararası toplumun Afganlılar tarafından yönetilecek bir topluma geri kazandırma programının finansmanı için istekliliklerini cömert bir şekilde göstereceklerini umuyoruz. Çünkü amacımız tüm direnişçileri öldürmek değil, sivil Afgan halkının desteğini kazanmak, düşmanı bölmek ve Afganistan'ın komşularının da çözümün bir parçası haline gelmesini sağlamaktır. Afgan hükümetinin, en azından ülkenin bazı bölgelerinde, karşı karşıya olduğu ikinci sınama ise, yönetimi başka gruplara kaptırmaktan kaçınma zorunluluğudur. Taliban, gölge valiler atayarak vahşi ve keyfi adalet anlayışlarını gerçekleştirmeleri için mahkemeler kurmaktadır ve kendi sözde yetkilileri aleyhine yapılan şikâyetleri değerlendirmek için sistemler geliştirmiştir.
Ulusal düzeyde, hükümetin bu duruma cevabı yozlaşmayla mücadele edip Afgan halkına ihtiyaç duyduğu ve istediği hizmetleri sunmak olmalıdır. Eğitim alanında çok büyük adımlar atılmıştır. Örneğin, 2001 yılında sayıları bir milyon iken bugün yedi milyon Afganlı çocuk okula kaydettirilmiş durumdadır. Fakat, son derece önemli olan etkin ve herkesi kapsayacak bir temsil için yerel hükümet yapılarının geliştirilmesi ihtiyacı gibi, daha ele alınıp aşılması gereken pek çok farklı zorluk var. Cumhurbaşkanı Karzai'nin 2010'da loya jirga, yani bölgesel liderlerin ve aşiret ağalarının bir araya getirilmesi önerisi doğru yönde önemli bir adım olabilir. Afganistan'ın iç yapısının ne olacağı kararı Afgan halkının vereceği bir karardır; fakat uluslararası toplumun finans desteği de dahil her türlü yardımı sunmaya hazır olması gerekiyor. Yönetişimin savaşını kazanmak ucuza mal olmayacaktır.
KONFERANSIN BAŞARISI UYUMLU ÇALIŞMAYA BAĞLI
Afganistan'ın kendi ayakları üzerinde durmasına yardımın üçüncü unsuru ise Afganistan ile komşuları arasında yeni bir ilişki geliştirilmesini sağlamaktır. Terör, suç, uyuşturucu ve göç Afganistan'ın sınırlarını aşmaktadır. Ama gene de Afganistan'da istikrarın sağlanması ve teröristlere verilen yabancı finansman ve destek akışının durdurulması için komşu ülkelerden her birinin yapabileceği daha pek çok şey vardır. Bu değişimi serbest bırakabilmek için, bölgedeki ülkeler arasında güvenin artırılması gerekmektedir. Her bir ülkenin, Afganistan'ın bir daha üzerinde jeopolitik mücadelelerin sürdürüldüğü bir satranç tahtasına dönüştürülmeyeceğini anlaması gerekiyor. Ve Afganistan'ın ve bölgesel ortakların tüm kilit kontaklarının Londra Konferansı'na davet edilme nedeni de budur.
2010 yılında, uluslararası toplum içerisinde daha büyük bir birliğe ve direnişçiler arasında ise daha büyük bir bölünmeye ihtiyacımız var. Londra Konferansı, daha net ve birbiriyle uyumlu bir uluslararası duruş oluşturmak için farklı pek çok sesi bir araya getirmekle ilk adımı atacaktır. Ama nihayetinde konferansın başarısı sadece o gün yapılan taahhütlere ve sözlere değil, uluslararası ahenkli bir çabanın bir parçası olarak Afgan hükümetine destek olabilmek için her bir ulus devletin önümüzdeki aylar ve yıllar boyunca sürdüreceği strateji ve atacağı adımlara dayanacaktır. Bu kapsamda, Birleşik Arap Emirliği ve Birleşik Krallık olarak bizler Afganistan'ı ve halkını desteklemek için elimizden gelen her şeyi yapmaya kararlıyız.
Kaynak: Zaman