Afganistan İslamcılarının serüveni

 

Kahire'de el-Ezher üniversitesinde eğitim almış olan Prof. Gulam Muhammed Niyazi, ülkesi Afganistana dönünce, Şeriat Fakültesi'nin kurucu dekanı oldu. Fakülteye aldığı genç öğretim üyelerini de tecrübe için el-Ezher'e misafir olarak gönderiyordu. Öğretim üyeleri ve öğrencileriyle de İhvan-ı Müslimin'den esin alarak ev sohbetleri yapıyordu.

Prof. Gulam Muhammed Niyazi'nin teşvikiyle, Burhaneddin Rabbani'nin başkanlığında 1968 yılında Cemiyet- i Cevanan-ı Müselman kuruldu.  Batılı ülkelerde 68 kuşağı rüzgarının estiği yıllardı. Afganistan üniversite gençliği arasında Rus ve Çin yanlısı komünist öğrencilerin, din düşmanlığını öne çıkarmasıyla, Cemiyet-i Cevanan ile Marksistler arasında kavgalar çıktı. Fakülte öğrenci temsilci seçimlerinin tamamını Müslüman Gençler kazandı.

Müslüman öğrenciler, Mevdudi'nin ,Nedvi'nin, Muhammed İkbal'in, Seyyid Kutub'un, Hasan el Benna'nın kitaplarını okuyorlardı. Zahir Şah'ın saltanatına, 'İslamda saltanat yoktur' diyerek karşı çıkıyorlardı.

Cemiyet üç yılda Kabil üniversitesinde öğrenci potansiyelini elde ettiği gibi fikri ağırlığını da kabul ettirmişti. Cevanan-ı Müslim Herat, Kandahar, Mezar-ı Şerif ve Celalabad illerinde de örgütlenmişti .

Kralın eniştesi ve amcasının oğlu olan Davut Han çok telaşlıydı. ''İhvaniler''dedikleri güçler, üniversiteden sora ülkeyi de ele geçirecek seviyeye çıkıyorlardı. Buna göz yumamazdı. On yıl başbakanlık yaparak hizmet etmişti.

Afganistan Halk Partisiyle anlaşarak 17 Temmuz 1973 de Zahir Şah İtalya gezisindeyken kansız bir darbe yaparak yönetime el koydu. Davut Han'ın ilk icraatı bilinen ihvanileri tutuklamak oldu. Prof. Gulam Muhammed Niyazi, Abdur Rab Resul Seyyaf, Üniversite gençlik başkanı Muhammed Niyazi tutuklanmıştı. Burhaneddin Rabbani okulu basan polislerin elinden öğrencileri tarafından sırtlanarak kaçırılmıştı. Cemiyeti Cevanan'ın bilinen mensuplarının tamamı Pakistan'a hicret etti.

Davut Han 1960 yılında başbakandı ve Pakistan'la Peştunistan gerilimi yaşatmıştı. Sınır çatışmaları çıkmıştı. Pakistan hükümeti Hayber geçidini kapatınca Afganistanın dış ticareti durmuştu. Zahir Şah'da 1963'de Davut Han'ı başbakanlıktan almıştı.

Pakistan Devlet Başkanı Zulfikar Ali Butto, Davut Han'dan kaçanlara her türlü silah desteğini de vaadediyordu. Bu teklife cemiyetin genç üyeleri sıcak bakıyordu. Burhaneddin Rabbani, 'Bir zalime karşı diğer zalimden destek almaya sıcak bakmıyordu.'

1974 yılında Cemiyeti Cevanan Davut Han yönetimine karşı silahlı darbe denemesini yaptı. Sonuç vahim olmuştu, lider kadrosunun hemen tamamı şehid oldu .

Davut Hanla destekçisi Halki ve Perçemilerin arası da açılmıştı. 27 Nisan 1978'de darbe yaparak Davut Han'ı devirip bütün aile efradıyla katlettiler. Halkilerin reisi Sovyet yanlısı Nur M. Taraki Afganistanın yeni devlet başkanı olmuştu.

73 darbesinden itibaren Pakistan'da yaşayan, 74 silahlı girişiminden sonra görüşmeyen Burhaneddin Rabbani ve Gülbeddin Hikmetyar son durum üzerine bir araya geldi. Komünistlere karşı cihad ilan edeceklerdi. ''Hareketi İnkılab-ı İslami Afganistan '' adında yeni bir hizb kurdular .Gülbeddin kendileri dışında birinin reis olmasını istiyordu. Nisan darbesiyle Quettaya hicret etmiş olan Diobend geleneğinden bir alim olan Muhammed Nebi Muhammedi'yi önerdi ve davet edilerek hareketin reisi yapıldı .

Afganistanda cihad ilan edilmişti .Mücahidlerin sayıları her geçen gün artıyordu, güçleniyorlardı. Kunar'da askeri bir birlik, techizatlarıyla beraber Hikmetyarla bağlantısı olan Mevlevi Cemilur Rahman'a teslim olmuştu. Bu katılımın ertesinde Hikmetyar, oluşturmuş oldukları Hareket-i Inkılab'dan ayrılarak Hizb-i İslami Afganistan'ı yeniden ilan etti. Mevlevi Cemilurrahman'ı da yardımcısı, Diobendi medreselerinde okumuş olan Hugyanili Mevlevi Yunus Halis'i de ikinci yardımcısı yaptı.

Mevlevi Halis bütün kuzey ve güney Veziristanda sevilip sayılan bir alimdi. Kunar, Nıngarhar, Paktiya ve Host daha cihadın başında Hikmetyar'ın denetimindeydi. Bu bölgelerin Patanlarını yanına almayan hiçbir güç, Afganistan'a hakim olamazdı .1928 de Emanllah Hanı deviren Beççe-i Sakav'ı altetmek isteyen Nadir Han desteği buralardan almıştı. Hizb biranda güçlenmişti fakat Hikmetyar'ın gençliği ve kendibaşınalık ihtirası önce Mevlevi Halis'in sonra da Cemilurrahman'ın ayrılmasını getirdi.

Taraki'yi mücahidlere savaşta pasif bulan Hafızullah Emin, 14 Eylül 1979'da darbe yaptı. Bu olay mücahidleri gayrete getirdi. Ruslar vahameti engellemek için 27 Aralık 1979 da Kabil'e asker indirerek, Babrak Karmal'ı Afganistanın yeni devlet başkanı yaptılar. Kızılordu da, Tirmiz tarafından Amuderya üzerindeki köprüyü geçerek işgale başlamıştı.

Rusların gelişiyle Afgan halkı, komşu Pakistan ve İran'a doğru hicrete başladı. Cihad hareketine Ruslara karşı olan bütün Afgan halkı katılırken varolan imkanlarını da ortaya koyuyorlardı. Cihad hareketi yayılıp güçlendikçe, siyasi hizipler de çoğaldı, büyüdü, imkanları arttı.

Burhaneddin Rabbani ve Gülbeddin Hikmetyar dünya çapında ünlü cihad liderleriydi. Afganistan içindeki hiçbir komutan onların filitresinden  sıyrılıp da tanınmıyordu. Özellikle Hikmetyar, kendi hizbinden bir komutanın nam kazanmasını engellediği gibi Cemiyeti İslaminin komutanlarının ünlenmesine de müdahele ediyordu: ''Batı işbirlikcisi, namaz kılmıyor, Ruslarla kendi başına ateşkes yapıyor ''gibi kulplarla adlarını kirletip Müslüman ülkelerdeki bazı jurnalist dostlarının kulağına fısıldıyordu. Ahmet Şah Mesut' a yapılanlar bunun açık örneğiydi.

1989 Nisan'ında Rus ordusu Afganistanı terketti. Afganlılar artık başbaşaydı. Kabil yönetimi desteksiz ve yalnız kalırken, on yıllık dönemde cihad hareketi büyümüş, güçlenmiş, tecrübe kazanmış, donanımı da artmıştı. Savaşın içinde pişen komutanlara sahipti.

1992 yılında Kabil'deki Necibullah yönetiminin dayanacak gücü kalmamıştı. Ahmet Şah Mesut'un ordusu Kabil'i kuşatmış, son harekatı yapıp, onbeş yıllık savaşı zaferle bitirecekti. ''Kabil'e tek bir liderin ve hizbin girmesini istemiyorum bu cihadı hep beraber yaptık. Siyasiler(Peşaverdekiler) geçici başkanı seçin, gelin Kabile beraber girelim.''

Afgan tarihinde duyulmamış bir başlangıç seslenişiydi bu. 1842'de İngilizleri mağlup eden Dost Muhammed Han'ın yüreğinin Mesut'ta dillenmesi gibiydi .Bütün hiziplerin katılımıyla Sıbgatullah Müceddidi iki aylığına ilk geçici başkan seçildi. Hizb-i İslam dahil bütün hizipler,  Kabil'e gitti. Fakat tek bir lider, Hikmetyar hariç: ''Sıgatullah Müceddidi İslamı temsil edemez, Raşit Dostum ve milisleri Kabili terketsin, Mesut da şehirden çıksın.''

Hikmetyar, Kabil'in doğu tepelerine yerleştirdiği adamlarıyla, Kabil'e top ve kurşun yağdırmaya başladı. Şii Hizbi Vahdetin reisi Ali Mezari de adamlarını, şehrin güney tepelerine yerleştirip, bombalamaya o cenahtan başlamıştı. Kabilden çıkartılan Raşit Dostum da, Hikmetyar'ın sağ cenahından şehri vurmaya başladı. Ruslar zamanında sağlam kalan şehir üç yıl boyunca bombalandı taş taş üstünde kalmadı.Kabil'in köprü korkulukları dahi, kurşun deliklerinderen kevgire dönmüştü. Kabil halkının yüzbinleri kaçmıştı.Vatana dönme hazırlığı yapan eski muhacirler yerlerinde kalmıştı, gelen yardımlar kesildiğinden kamp yaşamları daha da zorlaşmıştı.
 
 Hikmetyarsa daha iyi İslami bir hükümet için Kabil'i yakıp yıkıyordu. Bu sırada Kandahar'dan medrese öğrencisi bir grup ''Kardeş kavgasına hayır'' diyerek Kabilde bitireceklerini ilan ettileri uzun yürüyüş başlattılar.