Cendereler içinde burgaçlanan rüzgârın, tutunup saçlarına gökte dağılan adam…
Ağdıkça kendi başına kül olup yağan…
Külleri karıldıkça çılgınca yalazlanan…
Matemi hüseyni, makamı hüzzam…
Ziya Gökalp’te Kürtçe hayal kurarken suçüstü basılan adam…
Müsekkin bir dua, mütebessim bir keder…
Kendini uğurlayıp kendini karşılayan ve ölümü ömürlere yakıştıran hece hece gam...
“Ey”in şairi Sıtkı Caney ve onun kaçgın yoldaşı, Ebuzeran!...
Ebuzeran
4. Nehirler boyunca
Ey bütün nehirlerin en kadim hikâyesi
Ey Dicle ey Fırat
Ey akan orduların sonsuzluk sesi
Bize Selahaddin Eyyubi’yi anlat
Taşsın artık sulardan yüzyılların öfkesi
Ey Zülfikar ey şaha kalkan at
Ey her şeyden vazgeçmenin büyük hevesi
Bize İmam Ali’yi anlat
Birikti birikeceği kadar acılar ey Hilalin Ülkesi
Kan nehir nehir can alev alev ve hüzün kat kat
Ey aşkın ve özgürlüğün kölesi
İşte yaklaşıyor beklenen saat
Ey Ebuzeran
Ey isyanın en delisi
İşte meydan
İşte sırat
Ey bütün nehirlerin bildiği en eski dil
Ey Nil
Yine çöllerdeyiz yine gece yine kandan bir ayaz
Yeniden kalbimize eğil
Ses versin Seyyid Kutub, Ömer Muhtar, Malik El Şahbaz
Ses versin Kafkasya’dan Kartal Şeyh Şamil
Ve savaş meydanında meleklerle saf saf son namaz
Ey aşktan gelen kuşlar ey ebabil
Artık canlarımız hiç bir zindana sığmaz
Artık intikam vakti ey kardeşim Habil
Ey bütün zamanların çıldırtan gözyaşları
Şimdi bir tek damlanla tufandır yüreğimiz
Şimdi kıyam
Şimdi aşk
Şimdi secdedeyiz
Şimdi sonsuz sabah öncesi bu son akşamda
Kar yağar yağar kan akar akar yeni bir bahar olur
Mekke’de Kudüs’te Bağdat’ta Şam’da
Aşk bir gün her yerde iktidar olur
Yeniden buluşuruz Mescidiaksada Beytülharamda
Yetime yoksula iman yine yar olur
Hayat var ey Ebuzeran hak için intikamda
Vur karanlığa şimdi Allah için vur
Birazdan ta içimizde yağar yepyeni bir yağmur
Ey bütün nehirlerin kıskandığı Kevser ey Tesnim
Artık aşk için akan kanlarımız sana teslim
Şafaktır birazdan nur içinde nur
Durun selama durun bu son ordudur
Ey şehadet ey iftar vakti sonsuzluk orucunun
“inna lillahi ve inna ileyhi raciun”