'Açılım'dan bir Avrupa örneği

SOFYA- Takvimlerin 29 Ağustos'u gösterdiği gün Sofya'nın güngörmüş Vassil Levski Stadyumu'nda olmak isterdim. Hatırlıyorum, o gün, bu coğrafyanın tam karşı noktasında Ermenistan'ın başkenti Erivan'daydım.

"Madonna, Sofya'ya tam 181 TIR ve 3 bin 500 kişilik ekiple geldi" diye anlatıyor Balkanlar gösteri dünyasının önde gelen yapımcılarından dostum Silvestar Lolov..."Sadece sahneyi değil, sahne arkasını da inşa ediyorlar. Madonna havalimanından çocukları ve yakın yardımcılarıyla indi, araçlara bindiler, Sofya'da trafik kesilmişti, dosdoğru stada gelip kendisi için özel olarak hazırlanmış odaya kadar arabayla vardı. Ses geçirmeyen dev bir yaşam alanı bu. Dört saat orada aile yaşamını sürdürdü ve sahneyi aldı...Bir devdi..."

Madonna'nın, Sofya konseri, 10 Ağustos'ta Zagreb'in Maksimir Stadı' nda gerçekleşen U2 konseriyle birlikte bu yaz Balkanlar'ı sarsan çok özel etkinlikler...

Bakıyorum, Bulgar meslektaş, Boyko Vassilev yorumundaki şu cümleleri ile dikkat çekiyor: "Madonna'yı izlemek için stadı dolduran 60 bin kişinin önemli bir bölümünün 40-60 yaş kuşağından olması dikkat çekiciydi. Aslında komünizmi hiç görmemiş gençlerin yanında konseri izleyen bu kuşak insanlarının staddaki varlığı rock'n roll'un komünizme karşı geliştirilen gençlik hareketlerindeki önemini gösteriyordu. 1960'lı yıllarda Beatles dinlemesi yasaklanan, 70'lerde rock'n roll plaklarını evlerinde gizlice dinleyebilen ama sürekli özgürlüğü arayan bir kuşağın Madonna ile buluşmasıydı yaşanılan..."  

AB'NİN ÇOK OLUMLU ETKİSİ

Bulgaristan'ın, Soğuk Savaş sonrasında "batı ile kucaklaşma süreci" bir hayli hızlı ve kendileri açısından da şaşırtıcı oldu. Ülke 2004 yılında NATO, 2007 yılında da AB'nin üyesi haline geldi.

"Aslında sanıldığı gibi sürpriz olmadı" diyor Kapital gazetesinin Balkanlar uzmanı editörü Tsvetelina Manolova, "İşin sonunun böyle olacağını hepimiz biliyorduk ama bu kadar hızlı yaşanması tabii ki şaşırttı hepimizi ve belki de Bulgaristan bazı iç dengelerini oturtmakta bu nedenle zorluklar çekti..."

ETNİSİTE VE ÜNİTER DEVLET

Aslında, bir başka meslektaş, TV dünyasından Nikolay Donkov ile yaptığımız sohbette, Bulgaristan'ın bütün bu süreçte, bünyesindeki Türk azınlıkla ilgili politikalarıyla Türkiye açısından çok önemli bir "laboratuvar" görevi gördüğünü de fark ediyorum.

Bulgaristan "üniter" bir devlet.

Resmi dili "Bulgarca..."

"Türkçe" bütün Bulgar okullarında "seçmeli" bir ders ama ana eğitim "Bulgarca" gerçekleştiriliyor. Bulgar TV'sinde günde sadece 10 dakika Türkçe yayın var. Türk azınlık grubunun siyasal, sosyal, ekonomik hakları Bulgar anayasasının "eşit vatandaşlık" ilkesi çerçevesinde garanti altına alınmış durumda.

Sistem, "etnik temelli siyasi parti kurmak anayasal suç olmasına rağmen", Türkler'in, Hak ve Özgürlükler Partisi bünyesinde örgütlenmesine ve Bulgaristan yönetiminde koalisyon ortağı olacak ölçüde güçlenmesine ses çıkarmamış.

Avrupa Birliği'nin "kriterleri" açısından Bulgaristan'daki bu yapılanma, "kültürel azınlık haklarının korunması" açısından yeterli görülüyor.Yani bir memleketin "demokratik açılım" yapacağım diye bütün anayasal sistemini değiştirmesine, ülke bütünlüğünü tartışmaya açacak politikalar üretmesine gerek yok...

AZINLIK ADINA KONUŞANLAR

Ülkede tırmanan bir risk yok mu? Var. Türkler'in siyasi gücünün yüksekliği, aşırı milliyetçi ATAKA gibi Bulgar partilerinin seçmenden destek almasını sağlamış durumda. ATAKA'nın son seçimde aldığı yüzde 10'luk oy oranı sadece Bulgaristan'ın aklı başında insanlarını değil, bütün Avrupa'yı rahatsız etmiş durumda. Tsvetelelina Manolova'nın Bulgaristan sokağının nabzına dönük  söyledikleri ,sanki bizim memleketi hatırlatır gibi: "Bulgarlar'ın Türkler ile hiç bir sorunları yok. Yüzlerce yıldır birarada yaşıyorlar ve sokakta içiçe yaşıyorlar. Ama Bulgarlar'ın, Türkler'i temsil ettiklerini savunan bazı politikacılar ile sorunları olabilir. Onların yaptıklarını ülkelerinin çıkarına bulmayabilirler. Bu da çok normaldir. Çünkü bence en büyük sorun, etnik temelde yapılan siyasetin ta kendisidir..."

Dedim ya... Bulgaristan bizler için tam bir laboratuvar... Kültürel özgürlüklerin olgunlaşması ve "etnik zeminli siyasetin riskleri" açısından ..

Kaynak: Star