Fransa’da Pazar günü yapılan seçimler ve Yunanistan, Avrupa Birliği’nin uçuruma doğru seyrettiğini, seçmenlerin ise bunu umursamadığını bir kez daha ispat etti.
Kısa vadede ABD pazarlarında ve küresel finans merkezlerinde mide yanması olacaktır bu yüzden. Dünyanın sanayileşmiş bir kesiminin intihar ettiğini izlemek hiç kimseye hoş görünmeyecektir. Fakat Avrupa Birliği’nin ölümü uzun vadede ABD’ye – ve serbest Pazar sistemimizi haklı çıkaran - büyük bir fırsat sunmaktadır.
“Avrupa” derken bir zamanlar Batı medeniyetinin çekiş gücü olan, kendi kültür ve bilimimizin vatanı ulus devletler topluluğunu kastetmiyorum. Soğuk Savaşın sonunda –Amerika’nın Batı Avrupa adına kazandığı ama ona hiçbir şey getirmemiş olan bir diğer savaştır - 1992’de Maastricht Anlaşmasıyla kurulan ve AB olarak bilinen dev sosyalist imparatorluğu kastediyorum.
Hiçbir imparatorluk bu kadar çabuk ve kesin bir çöküş yaşamamıştır.
Büyük AB ümidine göre yani “modası geçmiş” ulusal egemenlik fikrinden vazgeçip yüzsüz bürokratlara teslimiyet sayesinde Avrupa, ABD kadar güçlü birleşik bir federasyon olarak ortaya çıkacak; eski SSCB gibi “ilerlemeci” bir merkezi hükümeti olacak ve toplumu refahın, eşitliğin ve adaletin zirvelerine götürecektir.
İşe yaramadı. Bunun yerine, Avrupalıları kurallar, düzenlemeler, devlet harcamaları, artan borçlar altında bıraktı ve bu esnada üçüncü dünyadan gelen kontrolsüz göç sorunu karşısında hiçbir şey yapmadı. Yunanistan’daki borç krizi gitgide rağbetten düşen, etkinliğini kaybeden, bireysel özgürlükleri, istihdamı katleden ve büyümeyi tırpanlayan bir sistemin en görünür çatlağıdır.
2002 yılında pek çok Avrupalı, kendi paralarından vazgeçip avroya geçerek sendeleyen Avrupa Birliğine destek oldular. Bu ise bir AB ekonomisi uçurumdan yuvarlandığında – önce Yunanistan, ardından İspanya ve İtalya – tıpkı Alp dağlarına tırmanan dağcıların başına gelen gibi diğerlerini de kendisiyle birlikte aşağı çekmesini garanti altına aldı.
Bizim durumumuzla AB’nin durumu arasında yalın bir fark var.
Evet, bizim muazzam borcumuz ve düşüncesiz harcamalarımız var ve özel sektördeki büyüme öksürük içindedir. Fakat Avrupa ekonomileri uçurumdan aşağı bakarken biz dünyanın enerji merkezi (killi şist petrol sayesinde) ileri imalatı, kablosuz ve ileri teknolojik yeniliğin merkezi olmaya hazırız. Dodd-Frank yasalarının dayattığı kurallar yüzünden elleri kolları bağlanmış bu Wall Street’le bile Avrupa’dan Amerika’ya gelecek sermaye akışı bekliyoruz. Cumhuriyetçi bir başkan Dodd-Frank yasasını ve Obama’nın sağlık düzenlemelerini bir kez feshettiğinde o sermaye akışının sele dönmesi sizi şaşırtmasın.
Avrupa çöküyor, Çin tökezliyor, Hindistan ve Brezilya serbest piyasa reformlarından ricat ediyorken istikrarlı, büyüme yanlısı tek ekonomi bizimkidir.
Yeni Amerikan yüzyılı geliyor; Avrupa ve dünyanın geri kalanı buna hazırlansa iyi eder.
Kaynak: FoxNews
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı