ABD'ye değişim geleceğine inananlar bir daha düşünsün

Obama'yla birlikte ABD'nin Filistin sorununa yaklaşımının değişeceğini zannedenler Clinton'ın sözlerini dikkatli okumalı. Siyonist lobinin ABD'deki etkisi sürüyor.

Acaba uluslararası sistem üzerinde hegemonya kuran ABD'nin, Siyonist Yahudi lobisinin gücünden bağımsız biçimde kendi kararlarını alabilmesi mümkün mü? ABD yıllardır Arap sorunlarıyla ilgili hiçbir kararını, siyasetine hâkimiyet dayatan bu lobiden etkilenmeksizin alamadı. Aksine Washington'ın bütün kararları İsrail'in güvenlikle ilgili, siyasi, ekonomik ve askeri ihtiyaçlarını karşılama yönünde oldu. Hatta, bu kararların Washington'da mı yoksa Siyonist oluşumda mı alınıp alınmadığını belirlemek zorlaştı.

Dahası Kongre Siyonist politikanın piyonuna dönüştü; sanki kararları ve politikalarıyla İsrail parlamentosunun ABD'deki şubesi gibiydi. Hatta bazı zamanlarda İsrail'den daha fazla İsrailli ve Siyonist oldu... Bu durum dikkatleri, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın, Obama yönetiminin Filistin sorunuyla nasıl bir ilişki kuracağı konusunda yaptığı açıklamalara yöneltiyor. Clinton'ın açıklamaları, bu yönetimin Ortadoğu politikalarında değişim gerçekleştiremeyeceğini ve hatta önce yönetimin İsrail politikalarına paralel tavrının dışına çıkamayacağını gözler önüne seriyor.

Yani bazılarının ABD'deki karar alma organındaki değişime bağladığı tüm umutlar suya düşmeye başladı.

Clinton'un Filistin ulusal birlik hükümetiyle ilişki kurulması ve Gazze'nin yeniden inşası için koyduğu şartlar tamamen İsrail'in şartları. Zira Clinton Filistin direnişinin öncelikle İsrail'i tanımasını, şiddeti -yani direnişi- bırakmasını ve Yol Haritası'na uyma sözü vermesini şart koşuyor. Amerikan-İsrail tanımına göre direniş hareketleri 'terörist' hareketlerdir ve dolayısıyla öncelikle 'terörü' bırakmaları gerekir.

Doğal olarak İsrail bütün şartlardan muaf. Hatta yeni hükümeti terörist partilerden kurulmuş, aşırılığa ve faşistliğe batmış olsa bile... İsrail hükümetiyle, Siyonist terörün insani ve demokratik olduğu yaklaşımıyla ilişki kuruluyor. Bütün çözümleri reddetmek, bütün taahhütlerden kaçmak, Golan Tepeleri ve işgal altındaki diğer Arap topraklarını geri vermemek, Arap ülkelerini tehdit etmek, Filistin halkını abluka altına alıp katliamlar ve holokostlar yapmak İsrail'in hakkı!

İsrail'in bütün uygulamalarına anlayış gösterilebilir ama Filistinliler ve Araplar teslim olmalı. ABD asla değişmez, bunu beklemeyin. Beyaz Saray tahtına kim oturursa otursun, bölgesel kararları İsrail'le bağlantılı olacaktır. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 15 Mart 2009)

Kaynak: Radikal