Abdullah Gül olmazsa...

Geçen Meclis'te Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmaması için oyun planını yürütenlerin siyasi sözcüsü CHP idi. E-muhtıra, Anayasa Mahkemesi kararı, Cumhuriyet mitingleri bu işin savaş araçları oldular. Gül seçilemedi, Meclis seçime gitmek zorunda kaldı ve şimdi seçim sonuçlandı.

Bu oyunu oynayanlar kaybetti. Yani millet onların politikasını onaylamadı. Aksine, herkes hem fikir ki, ortaya çıkan siyasi sonuçta, Abdullah Gül'ün uğradığı mağduriyetin 10 puanlık bir etkisi var, AKP lehine...

Şimdi...

El altından yine bir “Abdullah Gül olmasın” kuyusu kazılıyor.

Abdullah Gül ile ilgili derin direncin devam ettiği ve Gül isminde ısrarın uzlaşmazlık anlamına geleceği ifade ediliyor.

Başbakan seçim sürecinin son günlerinde uzlaşmadan bahsetti ya... Bu, muhtemelen Abdullah Gül isminden vazgeçeceği ve uzlaşma isteyen derin muhitlerin beklentisi istikametinde bir ismin aday olarak gösterileceği yorumları yapılıyor.

Hatta Başbakan'ın “Önce Gül'ün kararı” şeklindeki ifadelerinin de, “Gül bizi zor durumda bırakmasın” biçiminde anlaşılması gerektiğine yorumlanıyor.

Buna bir de, Başbakan'ın ilk geceki “Bize oy vermeyenlerin mesajlarını da önemsiyoruz” sözü eklenince, Gül7ün işi bitmiş oluyor!

Tabii, bu yemeğin bir de sosları var. “İyi bir başlangıç yapmak lazım. Seçimler öncesindeki gerilim olmamalı. Bazı çevreleri zorlamamak lazım. Seçim başarısını askeri rahatsız etmek için vesile olmak üzere kullanmamalı. Aşırı taleplere kulaklar tıkanmalı!”

İşte böyle...

Uzlaşma eşittir Gül'den feragat!” denklemi böyle böyle zihinlere kazınmak isteniyor.

Ak Parti yönetimi bu kumpasa boyun eğecek mi?

Böylece seçim başarısını heba edecek mi?

Bunu çok açık ve net biçimde sormak gerekiyor.

Birileri yenilgiyi zafere dönüştürme hesabı içinde.

Neden Abdullah Gül değil?

Bunun cevabını kim verecek?

Bence Ak Parti yönetimi oturup değerlendirmeli...

Benzeri bir tavır Başbakan Erdoğan için sergilense, buna Ak Parti boyun eğer miydi?

Bir kere hemen “Neden Cumhurbaşkanlığı üzerinde bu kadar kıyamet koparılıyor?” sorusu da sorulmalı?

Neden Abdullah Gül, cumhurbaşkanı olmamalı?

Ya da falanca kişi neden olmalı?

Anayasa'da var olmayan kriterleri kim belirliyor, ve Meclis'e dayatmak istiyor?

Bütün bunları sormadan “uzlaşma” adına Gül'den feragati kim içine sindirebilir?

Bu, seçimin ruhunu iptal anlamına gelmez mi?

Bu, verilen demokratik mücadeleyi, heba etmek anlamına gelmez mi?

Bu, seçimlerden önce boyun eğmeyi reddederken, seçim zaferinin ardından bir boyun eğme anlamına gelmez mi?

Abdullah Gül'ün, siyasi itibarı üzerine vurulacak darbe apayrı bir şey...

Abdullah Gül olmasın!

Neden?

Başbakanlık yapmış... Dış işleri bakanlığı yapmış... Başbakan yardımcılığı yapmış... Milli Güvenlik Kurullarına katılmış...

Ülkenin bütün sırlarına vakıf.

Ülkeyi yurt dışında temsil ediyor, savunuyor.

Ve Cumhurbaşkanı olmasın!

Bunun mantığını izah etsin birisi Türkiye'ye...

Ak Parti'ye yüzde 46 küsur oy vermiş insanlara izah etsin...

Deniyor ki, Sezer gibi birisi olsun, seçimlerden büyük başarı ile çıkan Ak Partiyi dizginlesin... Yani bir tür muhalefet misyonu üstlensin... Bunu da Ak Parti kendisi seçsin...

Yani burada insaf var mı?

Bu kadar açık oyuna boyun eğecek kadar saflık beklemek ayıp olmuyor mu Ak Parti yönetiminden?

Seçimi kazandın ama, cumhurbaşkanlığını depderin şablonlar içinden çıkacak bir uygun adama armağan et”, demek bu.

“Seçimi sen kazandın ama Cumhurbaşkanını CHP ve uzantıları seçsin” demek bu...

Bu, Ak Parti'nin içine fitne yılanını salmak demek...

Bence bu oyuna doymalı artık Türkiye...

Anayasa niye var, kanunlar niye var?

Özel şablonlar üretmenin hukuk devleti ile alakası mevcut mu?

Kimse yeni şablon icat etmesin.

Meclis özgür iradesi ile Cumhurbaşkanını seçsin.

Ben, Ak Parti'nin, bu noktada irade zaafı sergilememesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum. İrade zaafının her kesimden baskıları artıracağı muhakkaktır.

Bu alanda karşıt kamuoyu oluşumuna fırsat vermeden en kısa zamanda Abdullah Gül'ün adaylığının açıklanması gerektiğine inanıyorum.

Ak parti tabii ki Meclis'te uzlaşma arasın. CHP'nin, MHP'nin, bağımsızların kapısını çalsın. Önerileri dinlesin. Ama, Gül'e yönelik bir muhalefet varsa, bunun makul sebeplerini de sorsun. Makul sebep yoksa, Gül'ü hangi sebeple kurban vermesi gerektiğini sorsun.

Gül'den vaz geçmek, Ak Parti'ye oy verenler açısından ilk hüzün dalgası, bir tür mağlubiyet duygusu demektir.

Ben, Gül isminde, en azından MHP'nin ve bağımsızların Ak Parti ile birlikte hareket edeceklerini ümid ediyorum. Bu iki camiaya oy veren seçmenler için de Gül isminin sempatik geleceği kanaatindeyim.

Burada CHP'ye de demokratik nezakete riayet ve realist olmak düşüyor. Türkiye'yi yeni bir seçime sürüklemek riskse, bunda herkesin payı olacaktır. Cumhurbaşkanlığını seçtirmemenin günahı varsa, herhalde bunun kefaretini de Ak Parti'den çok, 27 Nisan sürecinde yürüyenler ödeyecektir. Tıpkı 22 Temmuz'daki gibi...