ABD'nin karbon azaltımı hedefi belirlemesinin vakti

Kopenhag'daki iklim zirvesi yaklaşırken, Obama'nın verdiği sözü tutup masaya belirli bir karbon azaltımı hedefiyle oturması gerekiyor. Bütün dünya, kişi başına en fazla karbon emisyonuna sahip ABD'den bunu bekliyor.

192 ülkeden temsilcilerin bir araya geleceği, büyük merakla beklenen Kopenhag uluslararası iklim konferansına sadece üç hafta kalmışken, ABD Başkanı Barack Obama'nın salı günü Çin'de bir numaralı gündem maddesi iklim değişikliğiydi. Ve Obama, dünyanın geri kalanının yıllardır duymayı beklediği şeyi, yani gezegenin kişi başına en fazla sera gazı emisyonuna sahip ülkesi ABD'nin nihayet belirli bir karbon azaltımı hedefiyle masaya oturacağını söylemenin eşiğine geldi.

Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'yla görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında Obama, Danimarka Başbakanı Lars Loekke Rasmussen'in Kopenhag'da çok ileriye varan bir siyasi anlaşma sağlanması ('müzakelerdeki bütün konuları kapsayan ve derhal operasyonel etki yaratacak' bir anlaşma) önerisine destek verdi. Obama'yla Hu'nun ortak açıklaması, Kopenhag'da varılacak bir anlaşmanın hukuki bağlayıcılığı olmasa da, 'gelişmiş ülkelerin emisyon azaltma hedeflerini ve gelişmekte olan ülkelerin ulusal çapta uygun azaltma adımlarını içermesi' gerektiğini ima etti.

ABD henüz bir karbon hedefi açıklamamış olan tek gelişmiş ülke, oysa Brezilya gibi gelişmekte olan ekonomiler bile azaltma politikaları ortaya koymuş durumda. Bu arada Çin sanayisinin karbon yoğunluğunda hatırı sayılır bir azaltmadan dem vuruyor ve salı günkü ortak açıklama Çin'in bunu uluslararası bir anlaşma çeirçevesinde yerine getirebileceğini işaret ediyor - bu, muhtemelen Amerika'nın ne yönde hareket edeceğine bağlı olan büyük bir adım.

Gerçekten de, Amerika'nın bir tür hedef ortaya koyması, Senato'nun tamamı tarafından henüz desteklenmiyor bile olsa, ülkelerin karbon azaltımlarının nasıl doğrulanacağı ve kalkınmakta olan ülkelere iklim değişikliğiyle mücadele ya da karbona dayalı kalkınma yollarından vazgeçmek konusunda nasıl yardım edileceği gibi bazı büyük meselelerdeki müzakereleri kolaylaştıracaktır.

Obama'nın Pekin'de ima ettiği üzere, bu tür işleri yapmak için gereken kurumları belirleme veya inşa etme süreci, taraflar uzlaşabilirse Kopenhag'tan hemen sonra başlayabilir. Diğerlerinin adım atmasına bağlı karbon azaltım taahhütleri hayata geçirilebilir. Ve gelişmekte olan büyük ülkeler masaya belirli sözler koyabilir, hatta taahhütlerinin uluslararası bir hukuki çerçeveye dahil edilmesini kabul edebilir. Obama bütün bunları ülkeye taşıyabilir ve ABD'nin bir hedef açıklamak karşılığında kazanım olduğunu savunabilir. Amerikalı müzakereciler 1997'deki Kyoto müzakereleri sonrası böyle bir iddiada bulunamamıştı.

Sağlık reformundan bile daha önemli
Obama Pekin'de yoruma açık konuşmayı da ihmal etmedi ve Amerikalı müzakereciler Senato'da ilerleme sağlamak konusunda ihtiyatlı davranıyor. Fakat bu sav artık geçerli değil. Senato'daki ertelemesinin bir nedeni, Obama'nın Kopenhag zirvesi yaklaşsa da iklim değişikliğinden önce sağlık reformuna odaklanmayı tercih etmesiydi. Obama'nın artık iklimi öne alması gerekiyor.

Temsilciler Meclisi 2005'teki karbon emisyonu düzeylerinden yüzde 17'lik bir azaltımı destekliyor ve Senato da yüzde 20'lik bir düşüşü gözden geçiriyor. Yönetim de, Kongre onayını gerektirmeyen Çevre Koruma Kurumu düzenlemesi üzerinden ilerliyor. Obama, ABD'nin başarabileceği emisyon azaltımı düzeyini yansıtan bir dizi rakam ortaya koymayı başarabilmeli. (Başyazı, 19 Kasım 2009)

Kaynak: Radikal