Başkan Obama 2008'de enerji bağımsızlığı sözü vermişti. Sarah Palin'den ödünç alınma duran bu söz boş vaatten öte bir şey değildi. Dünyanın en büyük petrol tüketicisi, tedariğinin yüzde 66'sını S.Arabistan ve Venezüela gibi ülkelerden gerçekleştiriyor; taş fırın Amerikalılar ise dört çeker kamyonetlerini enerji tasarruflu akıllı arabalarla takas etmeye hazır değil.
Buna ihtiyaç duymadıkları da ortaya çıktı. Aradan altı yıl geçti ve Obama'nın politikalarından bağımsız olarak, ABD petrol ve doğalgaz üzerinde de yüzüyor. Biraz da fiyatların artmasından dolayı petrolcüler, daha önceleri tıpası açılmamış kaya havzalarındaki ham petrole hidrolik kırma yoluyla ulaşabiliyorlar. Sondaj kuyularına basınçlı su ve kum enjeksiyonuyla kayalar kırılıyor ve hidrokarbonlar yukarı çıkıyor. Bu yolla petrol çıkartılması sayesinde ABD'deki üretimin 2016'ya kadar yüzde 9.6 oranında (6.5 milyon varil daha) artacağı hesaplanıyor. ABD'de böylesi bir artışa 1970'lerden beri şahit olunmadı. ABD'nin 2030'a kadar dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olabileceği bile konuşuluyor.
Amerika'nın petrol bolluğu küresel enerji piyasalarını yeniden şekillendirse de ülkenin altyapısı şu an Kuzey Dakota'da veya Teksas'ta çıkan büyük miktarlar petrol rafinerilerine ve sevkiyata hazır değil. Geçen yıl bir aralar, arz fazlalığı korkusu yüzünden Batı Teksas Ham Petrolü (WTI) 16 dolar indirimle işlem gördü. Açık şu an 7 dolara kadar düştü. En azından şimdilik.
Ama yine de üreticiler milyarlarca doları masada bırakıp kalkıyor. Çözüm, ABD rafineri tesislerini bu petrole uygun olarak yeniden kurmaksa da ortaya çıkacak mâliyeti petrol endüstrisi taşımak istemiyor. Dolayısıyla da Obama yönetimi daha önce düşünelemez olan üzerinde kafa patlatmaya mecbur kalıyor: 40 yıllık petrol ihracat yasağına son vermek. Marathon Oil Corporation CEO'su Lee Tillman'a göre bugün yürürlükte olan petrol ihracat kısıtlamalarını kaldırmak ABD ekonomisini güçlendirecek, istihdam yaratacak ve ülke içindeki enerji sektörünün gelişimini teşvik edecektir.
Ancak yasağın kaldırılması, ABD doğalgaz fiyatlarını artırabilir ki Kongre tam da bu yüzden yasağı uygulamaya koymuştu. Üretimin hangi noktaya varacağını tam olarak kimse bilmediğinden dolayı ABD Enerji Enformasyon İdaresi, California'da Monterey rezervinde geri kazanılabilir petrol tahminini yüzde 96 oranında yahut başka bir ifadeyle 13 milyar varil azalttı. Washington, risk almaya değmeyeceğini düşünebilir bu durumda.
Sırf ekonomik açıdan bakınca, ABD ham petrolünün ihracatına izin vermek çok basittir. Petrol herşeyden önce küresel emtiadır ve Amerikalı üreticileri indirimli satışa teşvik etmek parayı tüm bir ülkenin cebinden çekip almaktır. AP ajansının yaptığı bir araştırmaya göre katılımcıların yüzde 90'nından fazlası, petrol ve doğalgaz ihracatının üretim için yatırımı teşvik ederek ABD ekonomisine yardım edeceğine, istihdamı artıracağına ve Amerika'nın 40 milyar dolarlık ticaret açığını azaltmaya katkı sağlayacağına inanıyor. Belki pompa fiyatlarında cüzi bir artış karşılığında olur ama hiç de kötü bir takas sayılmaz.
Uzun süreli fiyat dalgalanmaları da ABD petrol ve doğalgaz endüstrisini tehdit ediyor. Alberta'nın katranlı kumunda olduğu gibi kaya petrolünün çıkarılması da göz korkutucu. Bloomberg'de çıkan bir habere göre bazı kaya petrolü üreticilerinin petrol çıkarmaya harcadıkları para bu yıl ham petrolden elde edecekleri parayı aşıyor (100 dolarlık Batı Teksas Ham Petrolü kıstas alınmış) Kaya petrol rezerveleri artarken fiyatlar düşmeye başlarsa, projelerin birçoğu aniden cazibesini yitirebilir.
Bu iş daha ziyade rafineri meselesi. 1973-74 OPEC Petrol Ambargosu sonrasında ABD rafinerileri Venezüela, Meksika ve son olarak da Kanada petrolünü işlemek için milyarlarca dolarlık yeni yatırım yaptı. Bunu tersine çevirmek de milyarlarca dolar isteyecektir. Rafinerilerin kaya petrolüne gönülsüz oluşu, Alberta'nın seyreltilmiş katranlı kumu ithalatının ABD'de arz fazlalığı beklenmesine rağmen niçin arttığını da açıklar.
ABD sanayii, yasak dahilinde olmayan rafineri ürünlerini ihraç ederek üretim fazlalığını soğurabildi. Doğalgaz, mazot ve diğer ürünlerin ihracatı altı yıl içerisinde yüzde 60 arttı. ABD rafinerileri için işin kârlı yönü bu ve ABD ham petrol fiyatlarının indirimli olmasından istifade ediyor. Nova Scotia Bankası'ndan ekonomist Patricia Mohr “işte bu yüzden kaya petrolünün etkisi hissedilmiyor” diyor. Ancak ABD rafinerilerinin kapasite sınırına yaklaştıklarını ve ihracat yasağı kaldırılmadığı yahut rafineri kapasitesi artırılmadığı takdirde birkaç yıl içerisinde Kuzey Amerika ham petrolünde büyük indirimlerin yaşanabileceğini de ekliyor. Kanada dışında ham petrol ithalatı – çoğu Afrika'dan yapılıyor – 2008'den bu yana yüzde 23 azaldı. Mohr “Çin pazarına, Güney Kore, Japonya, Singapur ve Hindistan'ın batı kıyılarına uzanacak boru hattı inşası ayrı bir mesele. Gündemimizi büyük ölçüde değiştirmeli ve ihracat potansiyelimizi artırmaya yönelmeliyiz” diyor.
İhracat yasağını kaldırma etrafında dönen tartışma, ABD'nin gelecek 15 yıl içerisinde enerji ihracatçısı olacağı tahminleriyle de destekleniyor. Uluslararası Enerji Ajansı yaklaşık bir yıl önce bu yönde bir tahminde bulunmuş, “ABD'de petrol ve doğalgaz üretimindeki canlanma sayesinde küresel enerji haritasının yeniden çizildiğini” belirtmişti. Ancak ABD enerji endüstrisinin sürdürülebilirliği hakkındaki sorular olduğu yerde duruyor. Bunun sebebi ise kaya petrolünü çıkarma maliyetinden dolayı yüksek fiyatlar ve bu enerji kaynağının doğasıdır.
Çevre üzerine araştırmalar yapan Post Carbon Institute'ten David Hughes – Geopolitical Survey of Canada'da otuz yıldır enerji kaynakları üzerine araştırmalar yürütmektedir – ABD'nin net ihracatçı olacak kadar üretimi artıması muhtemel değildir diyor. Ona göre sorun, petrol rezervi değil kaya petrol kuyularının çabucak tükenmesidir. Normal petrol kuyularında üretim yılda yüzde 5 azalırken Bakken'deki kaya petrol kuyularındaki üretim yüzde 45 civarında azalmıştır. Bunun anlamı, üretim seviyesini korumak için her yıl 11 milyar dolar mâliyetle 1.400 yeni kuyu açılması gerektiğidir. Enerji bağımsızlığı yolunda hızlı bir üretim artışı düşünmeyin. Sorunu koşu bandında koşmaya benzetiyor Hughes.
ABD kaya petrol rezervlerinde geri kazanılabilir petrol miktarı hakkında da sorular var. ABD Enerji Enformasyon İdaresi'nin Monterey kaya petrol rezervleriyle ilgili hesaplaması (ülke rezervinin üçte ikisi buradadır) 2.8 milyon kişilik istihdam ve yılda 24.6 milyar dolar vergi geliri öngörüyor. Ajans bugünkü teknolojiyle şu an sadece 600 milyon varil petrolün geri kazanılabileceğine inanıyor ki bir önceki hesaplamadan 13.7 milyar varil daha azdır. Niçin peki? Önceki hesaplamalar eyaletteki karmaşık jeolojiyi, kaya katmanlarının depremlerle katlanıp bükülmesini dikkate almamıştı.
ABD kaya petrolünü mantıksız hale getirmiyor bu. Libya'da üretimin düşmesine, İran üzerindeki müeyyidelere, Nijerya'daki şiddete ve Rusya üzerindeki resmi kısıtlamaya rağmen üretimdeki hızlı artış sayesinde dünya petrol fiyatları istikrarını korudu. Brent ham petrol geçen yıl yaklaşık 110 dolardan satıldı. Businessweek'e konuşan IHS petrol analisti Lysle Brinker “Kuzey Amerika kaya petrolünün yatıştırıcı etken” olduğunu söylüyor. “O olmasaydı 150 doları görmüştük.”
Enerji güvenliğini sağlamak için çıkarılmış ihracat yasağını kaldırmayı zorlaştıracak bir etken de hizmet ömrü. Center for American Progress tarafından bu yıl yayınlanan bir rapor, ülke içinde daha düşük enerji fiyatlarından hanehalkının, işletmelerin ve genel ekonominin istifade ettiğini kaydediyor ve 1996'da Alaska petrolü üzerindeki ihracat yasağı kaldırıldığında West Coast doğalgaz fiyatlarının fırladığı hatırlatılıyor. O halde Obama enerji dosyasındaki eski stratejisini tekrar edecektir: Hiçbir şey yapma, en iyisini ümit et.
Kaynak: Maclean's
Dünya Bülteni için çeviren: Turgut Fidan