Gazze’de yaşananların nedenlerinden biri de Mısır-Gazze kapısı, Refah’ın kapalı olması. Şu anda açıldı; Mavi Marmara rezaleti ve Arap dünyasının sokağa dökülüp Türkiye’yi yere göğe sığdıramazken Kahire’yi kınaması sonucu oldu bu iş. Ama kapı ne kadar açık kalır bilinmez!
Refah Kapısı kapandığı an Gazze salt İsrail’in değil Mısır’ın da işgali altında. Mısır’ın devletce sıkı sıkıya denetlenen medyası, Kahire’nin Gazze’ye yaptığı yardımları sıralıyor birbiri ardına ama Refah’ın sımsıkı kapalı olduğundan hiç söz etmiyor.
İyi hoş da, Mısır niye böyle davranıyor?
Her şeyden önce Gazze’nin dertlerini sırtlamak istemiyor! Mısır Dış İşleri, “İsrail’in isteği bu aslında. Bizim Gazze’nin bütün yükünü ve sorumluluğunu sırtlamamız. Biz Gazze’nin bütün elektrik, su, ilaç,
gıda, barınak ihtiyaçlarını karşılamakla sorumlu tutuluruz. Oysa bu, İsrail’in sorumluluğu; bizim değil!” diyor her fırsatta. Ancak bu pek de geçerli bir neden gibi görünmüyor. Çünkü Mısır bu sorumluluğu üstlense, bütün Arap ülkeleri yardımına koşar.
Gelelim Mısır’ın ikinci nedenine. Eğer Refah Kapısı açılırsa, Gazze’den; İsrail topraklarına atılacak herhangi bir roketten İsrail, Mısır’ı sorumlu tutacak ve hesap soracak! Dahası, Kahire, Filistin’li grupların Mısır’ı İsrail’le bir çatışma içine sokmak konusunda ne kadar hevesli olduklarını iyi biliyor; hatırlayın 1948-1967 dönemini!
Mısır savaş istemiyor. Bu yüzden de Filistin ve Gazze faciasına sırt çeviriyor.
Şimdi üçüncü nedene bi göz atalım:
Mısır’ın Hüsnü Mübarek önderliğindeki düzeni pek de sağlam temellere dayanmıyor. Başta Müslüman Kardeşler, bütün İslami ve İslamcı topluluklar, Mübarek’in ölümünü bekliyor. Bu arada Hamas’ın Müslüman Kardeşler’le yakın ilişkisi biliniyor. El Fetih, laik bir çizgiyi ve Batı’yla iyi ilişkileri sürdürmek yanlısı. Mısır’da, El Fetih önderliğinde, Filistin’lilerin birleşmesini, Hamas’ın yok olmasını istiyor.
Mısır’daki düzenin güçlenmesini diliyorsa Kahire, daha fazla demokratikleşmek, kalkınmak ve adalet dağıtmak zorunda. Yoksa İslam’cıları ezerek bir yere varamaz orta vadede.
Bu üç nedene ek olarak Amerika faktörüyle Kahire’nin İran-Suriye korkusunu da gündeme almak zorundayız elbet.
Mısır-İsrail ilişkilerini ayakta tutan ABD’nin maddi yardımları. ABD, Mısır’a her yıl 1.4 milyar dolar veriyor ve Kahire’nin bu paraya ciddi ihtiyacı var. Mısır’ın, ABD’ye rağmen bir Filistin politikası geliştirmesi mümkün değil. Ayrıca Hamas’ın müteffikleri, olduğunu var saydığı İran, Suriye ve Lübnan’daki Şii’lerden çekiniyor. Salt Mısır değil, Ürdün ve Suudi Arabistan’da kaygılı bu konuda.
Sonuç olarak Mısır zamana oynuyor. Hamas’ın bir biçimde devrilmesini, umuyor. Ancak, Gazze faciası sürdükçe Mısır’a yönelik öfke artıyor. Mısır’sa hala Gazze’ye yardım etmenin yükünü kaldırmayacağı kanısında. Ancak Refah Kapısını yeniden kapatırsa, ödeyeceği bedel Mübarek yönetimi için hiç de hafif olmayabilir!
(Sn Sedat Laçiner’e katkıları için teşekkürler)
MERKEZ BANKASINDAN UYARI
Eğer bir gün ATM makinelerinden, bir soyguncu tarafından para çekmeye zorlanırsanız; PIN kodunuzu ters girin. Örneğin 1234 yerine 4321. Makine parayı veriyor vermesine ama aynı anda polisi de çağırıyor!
Bunu sakın unutmayın!
BU NUMARAYI SAKIN ARAMAYIN!
Eğer biri sizi cep telefonunuzdan arayarak ESAT ya da ERICAL adlı bir şirketten arıyoruz, telefonunuzu denetleyeceğiz, bunun için de ‘9090’ ı aramanız gerekiyor derlerse, telefonunuzu hemen kapatın. Söylenen numarayı da sakın aramayın. Söz konusu numarayı çevirmeniz, karşınızdaki kişinin sizin bütün kimlik bilgilerinize ulaşmasını ve yapacağı bütün telefon görüşmelerini sizin hesabınıza geçirmesini sağlayacaktır.
(İBB Bilgi İşlem Şube Md.’lüğüne teşekkürler)
BİR FOTOĞRAFIN YANKILARI
Derler ya bir fotoğraf bin söze bedel diye. Başbakan Tayyip Erdoğan, Brezilya Devlet Başkan’ı Luiz Inacio Lula da Silva’nın birlikte İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecat’ı kucaklarken çekilen fotoğrafı, yanı sıra on binlerce sözcüğü de getirmiş Fareed Zakaria’nın Newsweek Dergisinde yayınlanan yazısına göre.
Eleştiri oklarının hedefi bu üçlü değil, Obama’ydı genellikle. Wall Street Journal gazetesi bu kucaklaşmayı, “fiyasko” olarak nitelendirirken, sorumlusunun da ABD Başkan’ı olduğunu vurguluyor.
Aslında bu muhafazakar yazarlar, Obama’nın esip gürlemesini, gerek Türkiye’ye gerekse de Brezilya’ya bağırıp çağırmasını bekliyor. Obama’nın yumuşak başlılığı, Obama’yı yerden yere vurmak için bir gerekçe. Önceleri Obama Ruslara,Çinlilere ve İranlılara karşı saldırmamakla, onlara sövüp saymamakla suçlanıyordu. Şimdi bu üç ülkeye Brezilya’yla Türkiye de katıldı. Bu yazarların mantığı şu: Dünyada olumsuz şeyler olur, biz de gider bunun hesabını Beyaz Saray’a sorarız!
Ayrıca bunların unuttuğu Türkiye’yle Brezilya’nın İran’a yönelik önerilerinde yalnız olmadıkları. Bağlantısızlar Bloğunu oluşturan 118 ülke de hep İran’dan yana tavır sergiliyor. Yani Obama’nın daha saldırgan bir tavır takınması, İran’da düzen değişikliğine yol açmaz!
Saldırganlığı Bush denemiş ve başarısız olmuştu. Obama’nın da saldırganlığı benimsemesi ABD’ye ne kazandırır sorusunu sormuyor kimse. Dick Cheney, Machiavelli’den alıntı yaparak “ sevilmektense, korkulan taraf olmak daha iyidir!” dedi sekiz yıl boyunca. Sonuç, ABD’ye yönelik nefret dalgaları!
ABD’nin bundan böyle görevi, Türkiye ve Brezilya gibi dünyanın güçlenen, ekonomik anlamda gittikçe daha da zenginleşen ülkeleriyle işbirliğine gitmek, tehdit savurmak değil!
Kaynak: Star