2014 Amerika-İslam Dünyası Forumu, en azından İslamcılar nezdinde siyasette dönüm noktası olduğunu ispatlayacak 13 Temmuz Mısır askeri darbesinden sonra yapılan ilk forumdur.
Arap dünyasındaki ideolojik bölünme – farklı toplum vizyonları, ulus devletin anlamı ve amacı üzerinde farklı kavramlar - gerçekse de Arap Baharı sonrası ortaya çıkan bölgesel düzen üzerindeki çatışma, üzerini örtmüştür. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Müslüman Kardeşleri ve onun temsil ettiği siyasi İslamı varoluşsal bir tehdit olarak görmektedir. Şaşırtıcı değildir bu. Müslüman Kardeşler, alternatif dini meşruiyeti teleffuz eden bölge çapında tek güçtür. Suudi Arabistan ise iki kutsal mekanın muhafızıdır ve kendisini Sünni İslam'ın payitahtı olarak görmektedir. Daha önemlisi, iç güvenliği de kendisine atfettiği tarih ve teolojiye dayalı dini meşruiyetine bağlıdır.
Suudi Arabistan Selefiliği yönetebileceğine, sınırlandırabileceğine ve ona yeni bir yön verebileceğine haklı olarak inanıyor (Selefilik dinginci kisvede olabileceği gibi zıtlaşmacı kisvede de olabilir) Selefi düşüncede, hangi kusurları olursa olsun, Müslüman olduğu müddetçe yöneticiye itaati önceleyen ve kökü geçmişe giden bir damar vardır.
Forum'da konuşan Dışişleri Bakan Yardımcılarından Anne Patterson, üstü kapalı bir şekilde bu bölgesel gerilimlere değindi. “Bazı kişilerin İslamcıları teröristlere bağladığını ve İslamcıları siyasi sahneden silmek istediklerini, “bu bakışın, şiddet kullanan aşırılara karşı zorlu savaşımızı daha karmaşık hale getirdiğini” söyledi.
Suudi Arabistan 2014 Mart ayında emsalsiz bir adım atarak Müslüman Kardeşlere terörist ünvanını verdi. Örgüte veya fikirlerine sempati duymak artık suç. Terörle mücadele kaynaklarını Müslüman Kardeşler gibi gruplara karşı siyasi savaşlara kaydırmak açıkça sorunludur ve terörle mücadelede etkin bir ortak olarak Suudi Arabistan'a olan güvenimiz hakkında soru işaretine yol açmaktadır. Terörle mücadele, kimin terörist olduğunu kimin olmadığını teşhis ve tefrik edebilmeye bağlıdır. Arap Baharı'nın köklü müttefiklerle demokrasi, katılım ve istikrar sorularıyla ilgili fikir ayrılıklarını ortaya çıkaran tek bir alandır bu.
Ancak Patterson'un yorumları gerçek anlaşmazlıkların varlığının kabülüyse de Müslüman Kardeşlere terörist ünvanının verilmesi, Obama yönetimi nezdinde Suudilerin gördüğü kadar önemli değil özellikle de Amerikalı yetkililerin İran'la müzakereler konusunda Suudilerin rahatsızlığını gidermeye odaklandıkları bir zamanda. Ancak mesele Müslüman Kardeşler'den ibaret değil. Siyasallaşmış ve bölücü gündemleri ileri sürmek için şiddet yanlısı aşırılığa karşı savaşı kullanma trendi, bölgesel istikrar adına hayra alâmet değildir ki gitgide istikrarını yitiren Mısır'da apaçık görülebilen bir şeydir.
Kaynak: Brookings Enstitüsü
Dünya Bülteni için çeviren: Turgut Fidan