ABD Pakistanı kolonileştiriyor

Pakistan'da inşa edilen Amerikan diplomatik yerleşkesi hakkında dedikodular aldı başını gidiyor ve dünyadaki en büyük diplomatik yerleşkesi söyleniyor. ABD, kurmaylarına hane sağlamak ve yüzlerce donanma askerini barındırmak için Pakistan hükümetinden İslamabad'da yaklaşık 73.000 metre karelik toprak aldı.

Başkent'te kalıcı olarak yerleşik yabancı bir garnizonun mevcudiyeti alarm verici bir gelişmedir çünkü devlet içinde devlet demektir ve Pakistan'ın egemenliğini baltalamaktadır. Karaçi ve Lahor'daki Amerikan konsoloslukları zaten yenilenmişti ve Peşavar'daki tek beş yıldızlı otel, konsolosluğun genişletilmesi yüzünden devralınacak. Son dönemlerde Holbrooke liderliğinde bürokrasisinin Pakistan'a akını da söz konusu. Üst düzey Amerikalı askeri yetkililerin yanısıra önde gelen Kongre üyeleri, senatörler, CIA-FBI ve Ulusal Güvenlik direktörleri bunlara dâhil.

Holbrooke'un Amerika'dan ziyade Pakistan'da daha fazla zaman geçirdiği sık sık dile getiriliyor. Diplomatik ve siyasi kaidelerden uzak durarak farklı sivil toplum örgütlerini, muhalefet liderlerini ve hatta okulları ziyaret ediyor. Pakistan'a karşı duyulan bu ani sevgi de neden? Ardında bir gâye var muhakkak. Dünya'daki tek süpergüç olarak Amerika konumunu her ne pahasına olursa olsun korumaya azmetmiş.

Olayın bir veçhesi bu. Irak yenilgisinden sonra şimdi de Afganistan'da işler yolunda gitmiyor ve Çin-Rusya ve İran'ı gözetlemek ve onlara karşı hareket edebilmek için daha istikrarlı ve sağlam bir üsse ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla Amerika, Pakistan'ın jeostratejik konumunu bu gâyesi için ideal buluyor. Dahası, Amerikan yönetimi, Pakistan'da mikro yönetim politikasını yeğliyor ve yetkilileri, ilgi duydukları her bir bakanlığın başındaki kişiyle etkileşim halinde bulunuyor. Üniformalı Amerikalıların "vize uygulamalarından muaf tutulacağı, diledikleri takdirde Pakistan'a gelip Pakistan'dan ayrılabilecekleri" hakkında Müşerref ve ABD arasında gizli bir mutabakattan da istifade ediliyor. Pakistan, kimin ve üniformalı kaç Amerikalının ne zaman, kimde/nerede kaldığını bilmiyor ve bilmeyecek.

Diğer veçhe ise özel askeri müteahhitlerin/taşeronların şüpheli faaliyetleri. Blackwater (ismi XE Services LLC DynCorp olarak değiştirildi): Amerikalı diplomatları koruma kisvesi altında terörle mücadele kuvveti eğitiyor ve istihdam ediyor. Kamuoyu ve politikacılar arasında alarma sebep oluyor bu. 20 Ağustos 2009 tarihli, Marzk Mazzetti imzalı bir New York Times haberinde şöyle deniliyordu: "CIA, el Kaide'nin üst düzey elemanlarına karşı suikast düzenlemek amacıyla tasarlanan gizli bir programın parçaıs olarak 2004 yılında Blackwater adlı özel güvenlik müteahhidinden eleman kiraladı." Müşerref'in İslamabad, Rawalpindi, Peşavar ve Quetta gibi şehirlerde operasyon yapması için Blackwater'a izin verdiği de haber veriliyor. Bu haber ışığında bakınca, 202 Blackwater elemanının Heathrow havalimanından kalkışla (uçuş kodu: PLA Flight PK 786) 4 Kasım 2009 tarihinde Pakistan'a gelişi önemlidir.

Urduca'yı akıcı bir şekilde konuşabilen bu Blackwater personeli görünüşte Amerikalı diplomatları korumak amacıyla geldiler; ancak daha fazlası da var. Geçenlerde eski SSG komandolarından bazıları Sihala Polis Koleji'ndeki gençleri eğiten ve istihdam eden taşeronlar hakkında korkutucu hikayeler anlattılar. Şu an Amerikalı taşeronların hizmetinde çalışan bu komandolar ne amaçla çalıştırıldıklarını bilmiyorlardı ve "beklenmedik durumlar" için eğitilmişlerdi. Bunun yanısıra, Blackwater Kahuta civarındaki köylerde bir dizi kontrol noktaları tesis etti. Bu kontrol noktalarının nasıl ve ne maksatla tesis edildiği bilinmiyor.

ABD'nin Pakistan'ın nükleer silahlara sahip olmasına karşı çıktığı herkesin bildiği bir gerçektir. Butto'yu vazgeçirmek için ellerinden geleni yaptılar ama başarısız oldular ve onu, ibret olsun diye cezalandırdılar. Pakistan'ın 1989'da gerçekleştirdiği testlerden sonra tüm yardımı durdurdular; daha sonra Pakistan'daki diğer hükümetleri nükleer programı dondurmak için ikna etmeye çalıştılar ve yine başarısız oldular. Stratejilerini değiştiren Amerikalılar şimdi de yeni şartlar yaratıyorlar ve Pakistan'ın nükleer varlıkları Taliban'ın eline düşecek diye muhayyel korkular uyduruyorlar. CIA/Pentagon bu bahaneyle Pakistan'ın nükleer cephaneliğinin etrafını kuşatmak için gizlice Blackwater taşeronlarını kullanıyor.

ABD'nin herkesçe bilinen Pakistan'daki bu faaliyetleri kamuoyunda kızgınlığa yol açtı ve Amerikan büyükelçisi aksini ispat etmek için uğraştı. Büyükelçi 28 Ağustos 2009 tarihinde yaptığı basın toplantısında hikayeyi kendi tarafından anlattı. Hikayenin ABD ve Pakistan versiyonları aşırı derecede farklı ve uzlaştırılamaz bir halde. İkisinden biri açıkça blöf yapıyor. Peki kim? Benim kanaatime göre büyükelçi "tüm" hakikati anlatmıyor. Pakistan'daki Amerikan diplomatik ve askeri mevcudiyetinin bu çapta olması – ilgi duydukları bakanlıklarla sözümona dostça etkileşimleri, Kerry-Lugar yasasıyla verilen sadakalar ve Pakistan'ın tuzla buz olmuş ekonomisini yeniden inşa etmek için 5 milyar dolarlık Marshal Planı dalaveresi – ve Blackwater'ın gizli soytarılıkları kaçınılmaz bir sonuca yol verecektir:

Pakistan tarihte 200 yıl geriye, Britanyalıların Moğolları altkıtadan çıkardığı zamana doğru savruluyor. Aradaki fark ise İngilizlerin o vakitler Doğu Hint Kumpanyası adına Hindistan'a tâcir olarak gelmiş olmaları ve Hindistan'da ticaret izni almak adına Moğol monarklarla görüşme yapmak için yalvarmış olmalarıydı; fakat şimdi Pakistan dilenci kasesiyle Amerika'nın paralı askeri olmaya bir kez daha gönüllü. O eski aynı oyun: Amerikan dolarları ve Amerikan silahları ve Pakistan geri ödemesini ayni olarak yapıyor – iki ülke arasında şu bildik "kiralanma bedeli" ama bir farkla. Şimdi siyasi, fiziki ve diplomatik bakımdan Amerikalılar yere sağlam basıyorlar ve şartları onlar belirleyecek. Pakistan'ı Amerikan çıkarları adına "hayalet devlet" olarak kullanacaklar. Entelektüeller, eleştirmenler, çoğu siyasetçi ve kamuoyu, Pakistan'ın içişlerine yönelik gittikçe artan Amerikan müdahalesi ile donanma askerlerinin ve Blackwater soytarılarının konuşlandırılacağı yeni senaryo yüzünden sarsılıyor.

Peki Pakistan'ın elindeki seçenekler neler? İlki: Pakistan'ı Amerika'nın hayalet devleti olarak kullanma tasarımlarına karşı başkaldırı; ikincisi: Şayet durum kaçınılmazsa o halde rahatla ve kaçınılmaz olana boyun eğ. İkinci seçenek tam bir felâkettir. Seçim sizin. Madem ki egemenliğin fiyat etiketi yoktur, ben başkaldıracağım.

Kaynak: Pakistan'da yayınlanan The Nation gazetesi

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı