Kudüs- Gazze'de zaten kısıtlayıcı şartlar hâkimken, şimdi de yabancı pasaport sahiplerine İsrail ve Batı Şeria arasında hareket kısıtlaması getiriliyor ki insani yardım kuruluşlarına bağlı çalışanlar ve binlerce Filistinli sâkin de bu kısıtlamadan etkilenecek.
Yeni politika, yabancı ülke vatandaşlarını, özellikle de Kuzey Amerika ve Avrupa'dan gelen kişileri Doğuy Kudüs dâhil İsrail ve -İsrail'in yasadışı yolla ilhak ettiği - Batı Şeria arasında seçim yapmaya zorlayacak şekilde tasarlanmış.
Yeni düzenleme, İsrail'in Oslo sürecinde Batılı hükümetlere, vatandaşlarının işgal altındaki topraklara sürekli olarak erişebilecekleri şeklindeki taahhüdün ihlali demektir. İsrail, yeni kısıtlamalar için güvenlik gerekçesi sunmuş da değil.
Filistinli eylemciler, Filistin kökenli yabancı ülke vatandaşlarının İsrail ve Doğu Kudüs'e girişlerini yasaklayan bu kuralın İsrail tarafından seçici bir şekilde uygulandığını, Avrupa'dan ve Amerika'dan gelen Yahudilerin ise Batı Şeria'da ikamet etmeye teşvik edildiklerine işaret ediyorlar.
Bu politikadan haberdar Amerikalı diplomatlar ise itiraz geliştirmediler.
İlave olarak, insan hakları grupları, kural değişiminin, müstakbel bir Filistin Devletinin başkenti olacak Doğu Kudüs'ü Batı Şeria'dan daha da ayıracağını belirtiyorlar. Üyelerinden birinin yabancı ülke pasaportu taşıdığı aileleri bölgeden ayrılmaya zorlayan baskının artacağı ve yardım kuruluşlarının Filistinliler'e ulaştırdığı desteğin kesintiye uğraması bekleniyor.
Gözlemcilere göre, bu düzenleme yaklaşık üç ay önce Ürdün sınırındaki Allenby Bridge (Kral Hüseyin Köprüsü) terminalinde uygulamaya konuldu. Batı Şeria'daki Filistinliler'in uluslararası geçiş için kullandıkları tek yer burası. Sınırı kontrol eden İsrailli yetkililer yabancı ziyaretçilere "yalnızca Filistin Otoritesine" girebilecekleri bir vize veriyorlar ve Doğu Kudüs ve İsrail'e girmelerini engelliyorlar.
İçişleri Bakanlığı yetkilileri, benzer bir politikanın İsrail'in Tel Aviv yakınlarındaki uluslararası havaalanı Ben Gurion'da da uygulanmaya başlandığını, yabancı ülke pasaportu taşıyan ve bu güzergâhı kullanarak Batı Şeria'ya ulaşmak isteyen yolcular, özellikle de Filistin kökenli olanlar, geri çevriliyorlar ve Allenby Bridge üzerinden girmeyi denemeleri söyleniyor.
Gazze, orada ikamet etmeyen tüm Filistinliler'in erişimi dışında uzun zamandan beri ve İsrail ablukasının başladığı 2006 yılından itibaren İsrailliler ve çoğu yabancılar buraya giremiyor.
Ramallah'ta yaşayan ve Filistinlilerin hareket serbestiyeti üzerindeki İsrail kısıtlamalarına odaklı Giriş Hakkı kampanyasını yürüten Filistin kökenli bir Amerikalı, Sam Bahur, "İsrail'in Batı Şeria'da kontrol noktaları ve duvar inşasıyla başlayan ayrım politikasının derinleşmesi ve saflaştırılmasıdır bu" diyor. "ABD gibi yabancı hükümetler ateş püskürmeliydi çünkü bu kural, onların vatandaşlarının diplomatik anlaşmalarla sağlama alınmış haklarını ihlal etmektedir. Şimdiye kadar sessiz kaldılar."
Kudüs'teki ABD konsolosluğu, web sitesinde yer alan bilgilere göre, yabancı pasaport sahipleri üzerinde gittikçe artan baskının farkında fakat bu hususta ellerinden bir şey gelmeyeceğini iddia ediyorlar.Giriş Hakkı kampanyasının kaydettiğine göre İsrailli yetkililerin sınırdan çevirdiği kişilerin yüzde 60'ı Amerikan vatandaşı.
Konsolosluk sitesinde, Ben Gurion havaalanında girişleri engellenen Filistin kökenli Amerikalılar'ın Allenby Köprüsünü kullanmaya mecbur edildikleri ve "yalnızca Filistin Otoritesi" topraklarına giriş yapabileceklerini gösteren mührün vurulduğu, Doğu Kudüs ve İsrail'e giremedikleri bilgileri yer alıyor. "Konsolosluk, vize statüsünün değiştirilmesi hususunda yardım edememektedir; yalnızca Batı Şeria'daki İsrail irtibat bürosu yardım edebilir—ancak nadiren yardım etmektedirler", "Yolcular tetikte olmalı ve giriş sırasında hangi mührün vurulduğuna dikkat etmeliler" deniliyor.
Bahour, iyimser Oslo süreci sırasında yurtdışından Batı Şeria'ya dönen binlerce Filistinli, yeni politikanın doğrudan kurbanı olacaktır diyor. İyi eğitimli ve kariyerli kişiler bunlar. Yatırım yaparak ve işletmeler kurarak hem Filistin ekonomisinin yeniden canlandırılmasında ve hem de sosyal yardım kuruluşlarını çalıştırarak ve üniversitelerde ders vererek hayâti bir görev üstlenebilirler.
Pek çoğu buradan evlenmiş ve çocuklarını Batı Şeria'da yetiştirmiş olmalarına rağmen, İsrail ikamet izni vermiyor ve üç aylık dönemler içinde turist vizelerini yenilemek üzere bölgeden çıkış yapmaya zorluyor.
Bahour son kural değişikliğinin, İsrailliler'in ve Filistinliler'in nüfus kayıtlarını kontrol eden İsrail'in dayattığı, Filistin yaşamını boğan bir kısıtlamalar ağı içerisinde düşünülmesi gerektiğini söylüyor. Duvar ve kontrol noktalarına ilave olarak, İsrail, bölgeye gelen insani yardım çalışanı yabancıları ve Filistin kökenlileri düzenli bir şekilde topraklardan çıkarıyor; Filistinli çiftlerin birlikte yaşamalarını engelleyerek aile birleşimini inkar ediyor; yurtdışında uzun süreli öğrenim gören Filistinliler'in ikamet iznini iptal ediyor; Filistinliler'i Batı Şeria'ya iteklemek için Kudüs kimlik kartlarına el koyuyor. Bahour, ABD konsolosluğunun, İsrail'in Amerikalı vatandaşlara etnik kökenlerine bağlı olarak muamele etmesini kabullenir göründüğünü de belirtiyor. "Filistin kökenli Amerikalılar'ın bölgeye giriş hakkı inkar edilirken veya İsrail ve Doğu Kudüs'e yaklaştırılmazlarken, İsrail, Amerikalı Yahudileri'n gelip Batı Şeria'ya yerleşmelerini özendiren tebdirler alıyor."
İki kız çocuğu olan Bahour, 2006 başlarında bir başka kural değişikliğinden etkilendi; İsrail yabancı pasaportlu Filistinliler'in turist vizesini yenilemeyi reddedip Batı Şeria'daki ailelerinden ayrılmaya mecbur bıraktığında olmuştu bu. Uluslararası çığlıktan sonra İsrail bu politikadan vazgeçti fakat Bahour gibi Filistinliler'in Batı Şeria'da ikamet izni almak için İsrail ordu makamlarına başvurmasında inat etti. "Bu son kural, bir önceki gibi, İsrail'in genel etnik temizlik hedefine göre atılmış bir adımdır" diyor Bahour. "İsrail, yabancı pasaport edinebilen Filistinliler'in bölgeyi terketmelerini teşvik için hayatı daha bir zorlaştırıyor." Yeni kısıtlamalar, Batı Şeria'yı Kudüs'ten, Filistin'in ticari ve kültürel hayatının merkezinden daha da uzaklaştıracaktır.
Bahour'un Ramallah'taki işletme danışmanlığı firması bir gecede müşterilerinin yüzde 25'ini kaybetmiş – tümü de Doğu Kudüs yakınlarındaydı – çünkü artık Batı Şeria'dan ayrılmasına izin verilmiyor.
Filistin kimlik kartı aldığında sınırlı ayrıcalıklarını kaybetti. İsrailli yetkililer nazarında Amerikan pasaportunu hükümsüz kılan kimliği, sınırdışı edilme tehlikesinden korunmak için almaya mecbur tutulduğunu belirtiyor. "Kimlik kartı benim için hem iyi hem de kötü oldu. Buradaki ailemden koparılamayacağım anlamına gelir fakat Amerikan pasaportumun tanınmadığı ve sıradan Filistinli'nin yüzyüze kaldığı kapanma ve tutuklanmaya da tâbi olduğum anlamına da geliyor.
Filistinliler'in hareket serbestiyetine getirilen kısıtlamalara karşı mücadele eden Gisha adlı İsrail örgütü hukukçularından Sari Beşhi, yeni politikanın insani yardım örgütlerine ve Filistin sosyal yardımlaşma kurumlarında, akademik kurumlarda çalışan yabancılara katı engeller getirdiğini belirtiyor.
"Batı Şeria'da faaliyet gösteren yardım kuruluşlarının pek çoğunun Doğu Kudüs'te hatta İsrail'de büroları var ve bu yeni kısıtlamayla nasıl başa çıkacaklarını anlamak zor." BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, BM İnsani İşler Koordinasyon Merkezi gibi uluslararası kurumlara bağlı çalışanların, Batı Şeria'da çalıştıklarını beyan etmelerinden sonra, Ben Gurion'dan girişleri engellendi. "İsrail bölgeye girişi engellediğinde, 'orada neler oluyor?' sorusuna yol açıyor" diyen Sari Beşhi, "neyi görmemiz engellenmek isteniyor" diye soruyor.
İnsan hakları grupları, yabancı vatandaşları "Filistin Otoritesine" hapseden yeni kısıtlamaların lafzından kaygıya kapılıyorlar. Filistin Otoritesi (FO) Batı Şeria'nın sadece yüzde 40'nı kontrol ediyor. Gruplar, İsrail'in yabancıların gelecekte, FO denetimindeki Batı Şeria ve onun İsrail denetimindeki yüzde 60'lık kesimi arasında hareket etmelerini engelleyeceğinden de endişe ediyorlar.
COGAT (Coordinator of Government Activities in the Territories) sözcüsü, Guy Imbar, lafzın tüm bir Batı Şeria'yı kapsadığını söyledi.
Ev Yıkımlarına Karşı İsrail Komitesi Başkanı Jeff Halper ise uyardı: "İsrail'in siciline bakınca, kısıtlamaların ileriki bir tarihte yeniden yorumlanacağından kuşku duymak yerindedir."
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı