B osna-Hersek "küçük" diye göz ardı edilecek bir ülke değil, zira buradan dünya savaşları çıkmıştır. Yugoslavya'nın dağılması sürecinde yaşanan acı görüntüler ise hâlâ hafızalarda. Ancak bugün karşımızda farklı ve Avrupa içinde geleceğini arayan bir Bosna-Hersek var.
Bosna-Hersek aynı zamanda, Osmanlının tarihi mirasının korunduğu ve önemli bir Müslüman nüfusa sahip olan bir ülke.
Bu kardeş ülkenin Dışişleri Bakanı Sven Alkalaj resmi görüşmelerde bulunmak için hafta içinde Türkiye'deydi. Biz de kendisiyle konuşma fırsatını bulduk. Ailesinin İspanya'dan 15'inci yüzyılda kovulan Yahudilerle birlikte Osmanlı yönetimindeki Bosna'ya yerleştiğini anlatan Alkalaj'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Balkanlar'da 1990'ların başında yaşananlar tekrar yaşanabilir mi?
Alkalaj: O günlere dönmek imkânsız artık. Bazı küçük çatışmalar olabilir. Gösteriler olabilir, ama savaş mümkün değil. Tüm unsurların askeri varlıkları NATO'nun kontrolü altındadır.
Fakat Sırplar, Kosova konusunda görüldüğü gibi, aşırı milliyetçilikten vazgeçmiş görünmüyorlar? Bu sizi endişelendiriyor mu?
Alkalaj: Bu aşamada savaş çıkarmak hiç kimsenin çıkarına olmaz. Bosna'daysa sorunlar içeriden değil, hep dışarıdan kışkırtılmıştır. 1992-95 yılları arasında olan da budur. Biz şimdi Sırbistan ve Hırvatistan ile iyi geçinmeye bakıyoruz. Ciddi sınır sorunlarımız da yok. 11 Mayıs'ta yapılacak genel seçimler Sırbistan'ın hangi istikamette gideceğini gösterecek. Ancak aşırı milliyetçiliği seçseler bile durum Miloseviç zamanındakine benzemez artık.
'Anayasayı değiştirmeliyiz'
Kosova'yı tanımadınız. Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesi işleriniz zorlaştırdı mı?
Alkalaj: Bir açıdan evet. Ancak ciddi sorun yaratacak düzeyde değil. Pale'deki Sırplar buna dayanarak Bosna Hersek'ten ayrılmaya çalışırlarsa, Kosova'nın bağımsızlığını da dolaylı olarak tanımış olurlar. Ancak uluslararası camia artık devrede ve bu tür ayrılmaları engelleyecektir. Dayton Anlaşması'na göre, Bosna Hersek'i oluşturan unsurların ayrılması yasak. Bir bölünme olacaksa bu sadece üç unsurun ortak kararıyla olabilir. Bunun da olacağı yok.
Dayton'da ortaya çıkan anayasanızın sorunlara yol açtığı söyleniyor. Nedir temel sorun?
Alkalaj: Bugünkü etnik bazlı devlet yapısından sivil devlet yapısına geçmeye çalışıyoruz. Etnik unsurların üzerine kurulu olan Dayton Anlaşması ise bu açıdan bir engeldir. Onun için önümüzdeki önemli görevlerden biri, anayasamızı günün ihtiyaçlarına göre ortak bir çabayla ve uluslararası camianın yardımıyla değiştirmektir.
NATO ve AB üyesi olmak istiyorsunuz. Türkiye'de AB'ye "bölücü" diye bakanlar var. Sizin bu açıdan bir endişeniz yok mu?
Alkalaj: Tam aksine. Türkiye ve Bosna gibi çok etnikli yapıya sahip ülkelere AB üyeliği büyük yarar getirmiştir. İspanya ve İrlanda'ya bakın. Bunlar zamanında fakir ve siyasi sorunlarla boğuşan ülkelerdi. Bugün ise tamamen farklı bir konumdalar. AB özellikle reformların yapılması açısından önemli. NATO ise istikrar ve güvenliğimizin en iyi teminatıdır. Onun için bir an evvel NATO üyesi olmak istiyoruz.
'Köktendincilik kaygımız yok'
Önemli bir Müslüman nüfusa sahipsiniz. Avrupa'da yayılan "İslamofobi" AB üyeliği perspektifiniz açısından olumsuzluk yaratıyor mu?
Alkalaj: Hayır. Ülkemizde İslami köktendincilik konusunda da endişeli değiliz. Ben Bosna'da doğdum ve hayatımı orada geçirdim. Bu konu beni hiçbir zaman etkilemedi. Kanımca, Avrupa'daki sorun bilgisizlikten kaynaklanıyor. Ancak bu Bosna için geçerli değil. Zaten biz ırk olarak Arap da değiliz. İnsanlarımız zamanında İslamiyeti kabul etmiş olan bölge insanlarıdır.
Türkiye sizin için ne ifade ediyor?
Alkalaj: Zor anımızda yanımızda duran samimi ve sadık bir dosttu. Şimdi de yeniden yapılanmamıza katkıda bulunan bir dostumuzdur. İlişkimiz sadece tarihi bağlara da dayanmıyor. Aynı zamanda ortak medeniyet bağlarımız var. Bu arada Türkiye'nin NATO üyeliği gibi konularda verdiği güçlü desteğe de müteşekkiriz.
Kaynak. Milliyet