Güney Afganistan'da yaşayan bir köylü olduğunuzu hayal edin. Çok az eğitim almışsınız, bölgenizin işgalcileri durdurmakla yazılan tarihinden gururlusunuz ve yabancılara kuşkuyla bakıyorsunuz. Peştun soydaşlarınızın büyük kısmı gibi siz de genel olarak Taliban'dan hazzetmiyorsunuz, çünkü birçoğunun aşırı bağnaz, zalim kaçıklar olduğunu düşünüyorsunuz.
Ancak kâfir Amerikan birliklerine daha da kuşkuyla bakıyorsunuz. Amerikalıların bazı köylerde yolların yapılmasına yardım ettiğini, bölgenin yaşlılarına ve geleneklerine saygılı davrandığını biliyorsunuz.
Diğer yandan kâfir birliklerinin bazı köylerde evlere girdiğini, kadınlara göz süzerek aileleri utandırdığını veya düğünleri bombaladığını da biliyorsunuz. Ülkenin hâkim kabilesi olan halkınızın, yani Peştunların, ABD katkısıyla bir kenara itilmiş görünmesinden dolayı kızgınsınız. Dahası, daha yozlaşmış bir Afgan hükümeti görmemişsiniz. Taliban netameli olabilir, fakat onlar en azından dindar Müslüman Peştunlar ve ziyadesiyle dürüst.
Asker sayısı 10 kat artacak
Topraklarınızdaki yabancı askerlerden her daim rahatsızlık duydunuz, fakat bütün ülkede sadece 10 bin kadar ABD askerinin olduğu ilk birkaç yıl o kadar da kötü değildi. Bugünse, ABD Başkanı Barack Obama'nın salı günü yaptığı konuşmasının ardından bu sayı 100 bine yükselecek. Başkanın göreve geldiğinde var olan sayının üç, 2003'tekinin 10 katı asker demek bu. Hımmmm. Taliban'a hâlâ güvenmiyorsunuz, fakat belki de topraklarınızı işgal eden kâfirler hakkında söyledikleri doğru. Muhtemelen bölgedeki Taliban'a katılan bir kabiledaşınızı desteklemek için bir keçinizi vereceksiniz.
İşte bu yüzden Afganistan'da halkın arasında çalışan çok sayıda insan Obama'nın asker takviyesini endişeyle izliyor. Başkan Lyndon Johnson göreve gelmesinden kısa süre sonra Vietnam'daki asker sayısını iki katına çıkarma kumarı oynamıştı ve Mihail Gorbaçov da liderliği ele aldıktan hemen sonra Afganistan'daki Sovyet güçlerini artırmıştı. Her ikisi de bir enkaz miras almıştı ve bu mirası daha kötü ve bedeli ağır hale getirdiler.
Vietnam'daki Amerikalılar ve Afganistan'daki Sovyetlere bakınca, milliyetçi bir karşı tepki riskini hafife aldığımız anlaşılıyor; her nasılsa Obama, asker takviyesi konusunda çürümüş Afgan hükümetinden bile daha hevesli görünüyor. General Stanley McChrystal ilgili raporunda sorunun 'püf noktasının yeni kaynaklar olmadığı' uyarısında bulunuyordu. General kilit meselenin daha ziyade kalpleri ve zihinleri kazanmayı vurgulayan yeni bir yaklaşım olduğunu söylüyor ve ekliyordu: "Stratejimiz bölgeleri kontrol altına almaya veya direnişçileri yok etmeye odaklanamaz; hedefimiz halk olmalı."
O zaman Afgan halkıyla niye daha doğrudan istişare yapılmadı? Pakistan ve Afganistan'da okullar yapmak konusunda sergilediği olağanüstü çalışmaları 'Üç Fincan Kahve' ve 'Taşlardan Okullara'da anlatılan Greg Mortenson şunları söylüyor: "Bana göre daha endişe verici olan aşiret ileri gelenlerinden oluşan Afgan şûrasıyla hiçbir zaman istişare yapılmamasıydı. Kararlar Kongre üyelerinin ve generallerin söylediklerine dayanılarak alındı, kimse Afgan yaşlılara danışmadı. Yaşlılardan biri 'Bizim ihtiyacımız silah gücü değil, beyin gücü' diyor. Okullar, sağlık tesisleri istiyorlar, daha fazla asker değil."
Bir yıl boyunca bir asker konuşlandırmaya harcanan parayla 20'ye yakın okul inşa edilebilir. Taliban'ın altını oymakta büyük başarı sağlanan bir başka program da, köylere kendi seçtikleri projeleri (genelde okullar, klinikler, sulama sistemleri, köprüler) hayata geçirmek konusunda yardımcı olan Ulusal Dayanışma Programı (NSP). Bu, Afganistan'daki en başarılı ve en az yolsuzluk yapılan girişimlerden biri olarak görülüyor. Uluslararası Kurtarma Komitesi başkanı George Rupp, "Müthiş bir program bu. Fakat az para ayrılıyor. Ve şunun farkında olan pek yok:
Bir ABD askerinin bir yıllık maliyetiyle, 20 köyde daha NSP'yi başlatabilirsiniz."
Eğitime 2 milyar dolar verecekti
Kız okulları dahil bu tür projeleri yürütmek genelde Taliban bölgelerinde bile mümkün. Bir yardım grubu, Taliban'ın öğretmenlerin kadın olması ve ders kitaplarında Devlet Başkanı Hamid Karzai'nin resimlerinin olmaması şartıyla kız okulları inşa etme izni verdiğini söylüyor. Ve Taliban güçlü yerel destek alan projeleri genellikle rahat bırakıyor. Mortenson'un hiçbir okulunu yakmamalarının nedeni de bu. ABD'nin sadece gelecek yıl Afganistan'da yapacağı askeri harcama, bütün ülkelerin resmi askeri bütçesini aşacak.
Toplumları zamanla istikrara kavuşturmanın en büyük gücü eğitimdir. Sihirli bir değnek değildir, fakat doğum oranlarını azaltır, hayat standardını yükseltir; iç çatışmayı ve terörizmi bastırır. Obama başkan adayıyken küresel eğitim fonuna 2 milyar dolar vermeyi önermişti - şimdi bu sözünü unutmuş görünüyor. Benim önsezim şu: Obama Afganistan'da başarı istiyorsa, 30 bin asker yerine 30 bin okulla çok daha fazla yol alır. Ancak başkanlığının üzerinde kara bulutlar çökmesine yol açabilecek biçimde, asker takviyesine girişiyor. (3 Aralık 2009)
Kaynak: Radikal