29 Mart seçimleri açılımları: Hip hop/rap, başörtüsü

29 Mart seçimlerinde SP ve CHP'nin çarpıcı açılımları: Hip hop/rap, başörtüsü

Siyasi partilerin 29 Mart yerel seçim kampanya çalışmaları yoğun bir biçimde devam ediyor. Bu kampanyalarda birinci parti olma iddiasında olmayan marjinal duruma gelmiş iki farklı partininin yöneldikleri iki açılım izlenmiştir ki, farklı ağırlıkta ve önemde değerlendirilmesi gereken farklı stratejilerdir. 
 
 
 
ilki, güçlü bir ana muhalefet partisinde geçmediği için küçük bir ayrıntı gibi kaydedilse de anlamlı görünen, Saadet Partisi gibi milli görüş ekolüne bağlı, katı gelenekçi ve islami motiflere sahip bir siyasi partinin yıllardır kullandığı ilahi ve mehter marşlarını bırakıp onun yerine modern popüler bir müzik türü olan hip hop /rap aracılığı ile gençlerine ve diğer kuşak seçmenlerine mesaj verme çalışmasıdır. İkinci önemli stratejik yönelim ise sol bir parti olma konumu çok tartışıla dursun, kendisini devletin ve solun mirasçısı olarak görmüş, göreceli olarak daha eğitimli ve laiklik sorunsalı olan bir seçmen grubuna sahip, dini inanış ve yaşantılarla bağlantılı maddi, söylemsel pratikler yerine bu dünyayı önplana çıkaran ana muhalefet partisinin daha geleneksel ve dini kıyafet kodlarını kullanarak seçmene ulaşma çalışmasıdır.

Kuşkusuz birbirinden farklı ağırlıktaki bu iki olay her iki partinin bu seçimlerde çok göze çarpan iki önemli özelliği sayılabilir. CHP çarşaf, başörtüsü vurgusu ile yeni bir açılım yaparak sağ ve muhafazakar seçmenlerden oy almayı hedeflerken kendi tabanını oluşturan bir kısmı alevi ve katı (içe kapalı) bir laiklik çerçevesi çizen kesimin desteğini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştır. Diğer yandan CHP'nin çarşaf açılımı yaparken belki de düştüğü anlamlı bir hata tesettürün modern olanını değilde çok seyrekleşmiş geleneksel ve kırsal olan örneğini seçmesidir. Metinlerarası bir okuma yapılırsa belki de bu, (erotize yanı bir kenara bırakılırsa) T. Selçuk'un çizgilerinden düşmek bilmeyen çarşaflı kadınla da barışarak yola çıkma çabasıdır. CHP'nin genellikle çok varsıl olmayan çarşaf ve türbanlı seçmen katmanlarıyla barışık olma çabası muhafazakar kesimlerde, bu partinin önceki yaklaşım örnekleri hatırlanarak inandırıcılık açısından sorunlu bulunurken, CHP'nin dini referans alan türbanlı kadınların kendilerine oy vermelerini istemekle birlikte onların okuyarak toplumda daha etkin görevler üstlenmesini çok da arzu etmediği biçiminde yorumlamalara da konu edilmiştir. Daha önemlisi iktidardaki Ak Parti'nin temel söyleminin nihayet CHP tarafından da ikrar edildiği, onaylandığı ve CHP'nin doğru olana erdiği gibi bir düşünce de doğmuştur ki bu seçmenlerin belkide önemli bir çoğunluğunu iktidar partisinin çizgisinin sağlamasının yapıldığı yorumuyla da kuşatmaktadır.

Halihazırdaki (solun beslenme, güçlenme arayışlarının ağır aksayışlarından muzdarip) sol partilerin Türkiye'deki oyunun % 20 civarında dalgalanması nedeniyle, CHP'nin iktadara gelebilmek için sağ seçmenden oy almaktan başka seçeneği bulunmamaktadır. Bu nedenle son birkaç seçim öncesinde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bazı denemelerde bulunmuştur. Şeyh Edebali açılımı ve Yaşar Nuri Öztürk gibi ilahiyatçıları partisinden milletvekili yapması gibi. Bu tür dini referanslarla renklenen açılımlar, CHP'nin katı tabanında tam anlamıyla kabul görmezken, sağ seçmen katmanlarınca da samimiyet sorgulamasıyla karşılanmıştır.

CHP'nin tabanı bu partiyi katı laiklik tanımlaması içinde çerçeveleyerek, çeşitli biçim ve düzeylerde dini referans alan halk kesimlerine de kuşkulu, mesafeli yer yer katı, karşıt bir pozisyonda tutarak görece aynı kalmasına ve yenileşememesine neden olurken, sağdaki katı gelenekçi Saadet Partisi gençliği bu partiyi hiç değilse, biçimsel de olsa daha modern araçları kullanmaya mecbur etmiş görünmektedir. Kuşkusuz bu tam bir karşılaştırma mevzuu değildir. Ancak bu sınırlılık içinden gidilerek son yerel seçim kampanyaları izlendiğinde milli görüşçü Saadet Partisi'nin elitlerin ve daha eğitimli seçmenin partisi olarak kabul edilen CHP'den de, biçimsel görünse de görece daha yenilikçi, modern iletişim araçlarını kullanma bakımından daha modern açılımlı olduğu söylenebilir.

Özetlemek gerekirse bu iki parti hakkında şu ifade edilebilir: CHP tabanı partiyi değişime, açılıma ve yenileşmeye karşı kuşkulu tutarken, Saadet Partisi gençliği (ve gençlerin kültürel tüketim alanlarını izleyen yönetim) SP'yi açılım yapmaya ve geleneksel iletişim araçları yerine daha modern, popüler kültüre ait biçimler, tarzlar kullanmaya zorlamaktadır.


Farklılığı Gösterme

Siyasi Partiler Seçim mesajlarını yazarken şu soruyu da kendilerine sormak durumundadır: "Bu seçim mesajımız bizi diğer partilerden ayırt edici bir niteliğe sahip midir?" Eğer cevap "evet" değilse o zaman mesaj çok özgün ve doğru bir mesaj sayılamayacaktır. Başka bir anlatımla bir siyasi partinin mesajı kendi farklılığını ortaya koymak durumundadır. Aslında bu "farklılığı ortaya koyma" konsepti 1991 seçimlerinde SHP tarafından kullanılmıştır. SHP kendisinin öteki siyasi partilerden farklı olduğunu anlatabilmek için matriyoşka metaforunu kullanmış ve Demirel, Özal ve Akbulut'un aslında aynı olduğunu ve birbirlerinden farklarının olmadığını dile getirmiştir. "Farklı ve "yeni" olan ise dönemin SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'dür. Bu kampanya konsept, konumlandırma ve dil bakımından son derece başarılıdır.

Şu ana kadar göze çarpan ve farklılığını hissettiren, Saadet Partisi'nin kampanyasında popüler bir rap şarkısından ilhamla üretilen "Fark var, saadet var" ana sloganıyla ifade etmeye çalıştığı tanıtım stratejisidir. Saadet Partisi de bu kampanyasında kendisinin farklılığını anlatmaya çalışmakta ancak bu farklılık bütün siyasi partilere göre tanımlanmış bir farklılık olmaktan çok, daha çok Ak Parti'ye göre bir farklılık konumlandırmasıdır. Bu partinin internet sayfalarında konu ile ilgili yer alan yazılar Saadet Partisi'nin Ak Parti'yi baz alan eleştirme, soysuzlaştığını vurgulama stratejisini açıkça ortaya koymaktadır. Bunun anlamı daraltılarak söylenirse, Saadet Partisi'nin hedeflediği, (geri) çağırdığı seçmen kitlesi Ak Parti'ye oy veren kitleden ibaret görünmektedir.

Oysa daha önceki seçimlerde Saadet, Fazilet veya Refah Partileri kendilerini milli görüşçü olarak ifade ederken, geri kalan bütün partilerin işbirlikçi olduğu vurgulanmıştır. Başka bir anlatımla "biz"ve "ötekiler" dikotomisi biçiminde bir formül benimsenmiştir. Şimdilerde ise Saadet Partisi'nin "öteki" olarak konumlandırdığı ve kendisini karşısına yerleştirdiği siyasi parti öncelikle, en hısım olduğu kendi oy vereniyle birlikte diğer oy verenleri de çekmiş rakibi, Ak Parti'dir.


Milli Görüş'ün Ceza'sı

Saadet Partisi'nin temsil ettiği milli görüş çizgisinin bir bakıma merkeze, tüm topluma açılma çabasının göstergelerinden biri olarak da değerlendirilebilecek ayrıntı düzeyinde ve araçsal görünebilecek yeni yönelimi bazı en eski ritüelleri arkada bırakmış görünmektedir. Bugüne kadar milli görüş partileri siyasi seçim kampanyalarını ve mitinglerini ilahiler ve mehter marşları eşliğinde gerçekleştirmiştir. Her milli görüşçü çevre gencinin kulaklarında bu ilahiler ve mehter marşlarının sesi durur. Çocukluktan itibaren her ortamda bu müziklerle büyümüştür. Ancak ilk kez bu seçimlerde Saadet Partisi son dönemlerde ülkemizde kentli gençlerin çok sevdiği (çeşitli toplumsal, etik değerlerin yitirilişine vurgu yapan, eleştiren, yer yer dini prensiplere bağlılık içeren göndermeler yapan şarkı sözleriyle) ünlü rap şarkıcısı Ceza ile çok daha popüler olmaya başlayan hip hop'ın dilini yine bu temelde kullanmak gibi girişimlerle de farklı açılımlar, beslenmeler içine girmiş görünümü vermektedir. Ağırbaşlı parti, 28 Şubat'ta Abdi İpekçi Spor Salonu'nda düzenlenen "Gençlik Gecesi"nde Belçika'dan gelen ve islami rap yapan Grup Nasihat'ın şarkıları eşliğinde gençlerine ( ve diğer yaş kuşaklarındaki kitlelerine) seslenmiştir. "Düğün, konser ve teşkilat programlarında Avrupa'nın her yerinde hizmet veren, altı gençten kurulu grup "Görev yaptı Erbakan" ve " Saadet zamanı" isimli rap parçalarını büyük bir izleyen kitlesinin beğenisine sunmuşlardır.

Saadet Partisi'nin bu tercihini basit bir tercih olarak görüp olayın sosyolojik ve felsefi boyutunu görmezden gelmek önemli bir eksiklik kabul edilebilir. Saadet Partisi'nin belkide aşırı yorumlanmaması gereken bu yönelimi yine de kendisini aşan bir anlam ifade etmektedir. Örneğin gençlerin beslendiği kaynakların farkında olmak ya da topluma açılma kanallarını gözlemleme ihtiyacı, bunları kullanırken, kendisinin de çeşitli temas olanaklarına aralandığı (siyasi aktivist Rachel Corrie'ye resmi web sayfasında sürekli bir anma yeri açması, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Nene Hatun yanında Clara Zetkin, Rosa Louise Parks'ın saygıyla anılması da) söylenebilir. Saadet Partisi'nin bu seçimlerde yaptığı müzik zevki, yaşam biçimi ve öncelikleri değişen gençliğe (tüm diğer seçmenlerin payına da düşen) bu gençliğin ürettiği, dinlediği (herşeyiyle dev bir piyasa oluşturmuş) iletişim aracı ile ulaşmaktır. Çünkü bu gençler için ilahiler ve mehter marşları çok fazla anlam ifade etmemekte ve çağrışım yapamamaktadır. Böylece şimdiye kadar milli görüşün ilahi ve mehter marşlarıyla ve manevi metinlerle dinamik tutmaya çalıştığı gençlik kendisinin de üretici biçimde katılabildiği (kültür endüstrisinin malı olmuş) popüler araçlarını bu kuruma dayatmış ve kabul ettirmiştir. Aksi taktirde âkil ve ak sakallılardan oluşan Saadet Partisi'nin gençlerle iletişim kurması, popüler kültürden beslenmesi mümkün olamayacaktır. Gelinen noktada milli görüş mesajlarını milli olmayan (hip hop kültürünü temsil eden) bir müzik tarzı aracıyla iletmek zorunluluğunu, araçsal da görünse, kavramış görünmektedir.


Aracın Mesaja Dönüşümü

Saadet Partisi yönetimi ünlü rapçi Ceza´nın ´Fark Var´ adlı parçasını doğrudan kullanamasa da, ana seçim sloganı olarak benimsemiş ve şarkının sözleri de tüm diğer ana ve alt sloganların üretilmesinde önemli bir kaynak işlevi görmüştür. ´Rap´ açılımı yapan SP, ´Ceza´ olarak tanınan ünlü rapçi Bilgin Özçalkan´ın ´Fark Var' adlı şarkısını politik kampanyalarda kullanma izni alamasa da bu yoğun esinlenmeyle "Fark var, saadet var" ifadesini partinin ana sloganı olarak seçtiklerini açıklamıştır. 22 Şubat 2009'da Genel Başkan Prof. Dr. Numan Kurtulmuş "Fark var, saadet var" ana sloganını ve buna bağlı olarak üretilen alt sloganları (Fark beyaz/ak harflerle yazılır) kamuya açıklar. Ceza'nın "Fark var" isimli rap parçasının nakarat sözleri çeşitli okumalara açıktır: "Fark var seninle iyi arasında büyük bir fark var / benimle senin aranda kocaman bir fark var / kötüyle benim aramda irice bir fark var/ iyiyle kötü arasında duran". Şarkının sözler iyi ve kötüye, her alanda ahlaki olanla olmayana dair örneklerle bezeli ve eğlenceli devam eder. "Fark Var" ana sloganına esin veren parça giderek kaynağıyla, açılımlara ekler ve eklenir.

Dil çağrışımlar yoluyla çalışır ve metinler başka metinlerle ilişki kurarak onlarla şu ya da bu biçimde çağrışımlar kurarak anlam oluşturur. Saadet Partisinin Gençlik Gecesi'nde sahne alan rap grubunun müziği, sözleri ne olursa olsun Ceza'nın şarkılarına gönderme yapmakta ve dinleyiciler Ceza'nın şarkılarını ya da diğer benzer karakterdeki rap şarkıcılarını, gruplarını dinliyor ve hissediyor gibi olmakta, en azından dinlemek konumunda kalmaktadırlar. Neticede Ceza'nın yaptığı müzik mesajların yerini alarak bizatihi kendisi mesaj haline gelmektedir.

Saadet Partisi yetkilileri bu yeni stratejisiyle aslında ulaşamadıkları ve kendilerine çekemedikleri gençleri de toplumsal eleştiriler, sosyal içerikli sözlerden kurulu, yer yer dini referansları içeren bir rap tarzıyla, ünlü rapçi Ceza'nın şarkılarılarından esinle çekmeye çalışmış, muhafazakar tabanlarının desteğini almak için de Grup Nasihat'in şarkı sözlerini milli görüş anlayışına ve Erbakan'a göre uyarlamışlardır. Burada sorulması gereken soru bu şarkıları dinleyen gençlerin aklına rap ya da Ceza'nın mı yoksa Erbakan veya Saadet Partisi'nin mi geldiğidir. Partinin resmi web sitelerinden birinde, gecede sahne alan rap grubunun videosunu ve "Erbakan'ı ağlatan rapçiler" başlıklı (basında "SP'nin rap açılımı" biçiminde sunulmuş ) haberleri değerlediren, belliki genç bir okur "her zaman ilahi sıkıcı oluyor, biraz da rap takılalım, bir dahaki sefere Erbakan'ı sahnede görmek isteriz" biçiminde yorum yazmıştır. Bir başkası ise " yeni trend modern görünümlü gerici gençlik. İlginç" biçiminde yorumlamıştır. Web sayfasında "Grup Nasihat'in milli görüş sloganlarının izini taşıyan rap konseri dinleyenlerden büyük ilgi gördü", "Rap açılımı Erbakan'ın hoşuna gitti" başlığı atılırken, yakın bir haber sitesi " Saadet bu kez hip hop'la geliyor! Saadet Partisi'nin 'Gençlik Gecesi'nde sahne alan hip hopçu gençler partililer tarafından çok beğenildi" yorumunu yapmıştır.


Milli Görüş Ne Zaman Hip Hopla Tanıştı?

Milli Görüşçü gençlerin özellikle islami karakterli hip hopla tanışması aslında Ceza ile olmamıştır. Nativedeen adlı siyahi Amerikalı grubun Yusuf İslam'la birlikte İstanbul'da Yedikule Zindanları'nda (16 Ekim 2005) verdiği konserde binlerce genç bu yeni müzikle, islami raple yakından tanışma fırsatı buldu (rap'i Türkiye'ye tanıtan 1995'de Cartel'dir). Ardından bütün Türkiye'de milli görüşçü gençler bu müziği dışlamadan dinlemeye ve toplantılarında kullanmaya başlamıştır.

Nativedeen grubunun milli görüşçü gençler tarafından benimsenmesinde özellikle iki unsurun önemli rol oynadığı söylenebilir: İlki bu grubun üyelerinin kullandığı bedeni teşhir etmeyen rahat spor kıyafetler, üzerinde namaz takkesiyle birlikte islami sayılabilecek giyim kodlarıyla ötekinin/Batılının kucağında kaybolmamış inanç söylemiyle popüler, eğlenceli bir müzik anlayışının olanaklarını birleştirdiğinin izlenebilmesi, ikincisi ise müzik kariyerinin zirvesindeyken İslamı seçmiş, müslüman dünyanın sevdiği ve saygı gösterdiği (Cat Stevens) Yusuf İslam tarafından Türk kamuoyuna lanse edilmeleridir. Yedikule Zindanları'nda katkıda bulunduğu konserde "müzik ahlakı yüceltme ve mana üzerine olmalıdır" açıklamasında bulunurken islami rap tarzının tutulmasına da tartışmasız kanal açmıştır.


Saadet'in Yanıldığı Nokta

Saadet Partisi Tanıtma Başkanlığı "Fark var" sloganını seçmekteki amaçlarını açıklarken "sağ-sol" kavramlarının Türk siyasetini tanımlamaktan uzak olduğunu, tüm partilerin AB'cilik yarışında, emperyalist güçlerle iyi geçindiklerini, ya da onların tarafında yer aldıklarını, dünyada egemen sistemin çöküş halinde barış, emek, eşitlik, adalet üretemediğini, küresel finans krizinin bir medeniyet krizi olduğunu, başta Ak Parti olmak üzere Saadet Partisi dışındaki hiçbir partinin bunu göremediğini iddia eder. Tüm bu krizi çözecek şey bir paradigma değişikliğidir. SP, insanlığın aradığı yeni, farklı paradigmanın partisidir. Önemle vurgulanmak gerekir, SP başta Ak Parti olmak üzere tüm partilerden farklıdır.

Saadet Partisinin "Fark var, saadet var " söylemiyle ifade etmeye çalıştığı şey milli görüşü asıl kendilerinin temsil ettiği şeklindedir. Ancak Ak Parti'ye oy veren seçmenlerin büyük bir çoğunluğu bu partiye milli görüşçü olduğu için destek vermiş değildir. Böyle bir argüman kabul edilirse Türkiye'nin yarısının bu görüşü desteklediği sonucuna varılır ki, bu doğru bir yaklaşım olarak değerlendirilemez. O nedenle "asıl milli görüşçü biziz" söylemi sadece Ak Parti'nin sınırlı bir seçmen kitlesine seslenebilir ki, bu da Saadet Partisi'ni iktidara getirmek için her durumda yeterli koşul değildir. Bu bakımdan SP Genel Başkanı iktidarı ve ana muhalefet partisini yer yer aynı çerçeveye yerleştirerek eleştirmekte, Ak Parti'yi milli görüş çizgisinden de sapmış olmakla eleştirirken, SP'nin programını geniş karşı açılımlara dayandırma çabasında görünmektedir. Aşırı kavgacı, saldırgan bir dil değilse de ilgi çekici bir eleştirici üslup izlemeye önem verilmektedir.

Saadet Partisinin "Fark Var" konsepti içerisinde hazırladığı sloganlar kamuya ana sloganlar ve alt sloganlar olarak parti Genel Başkanı tarafından sunulmuştur. Bu sloganların söylemleri incelendiğinde hedefteki siyasi partinin Ak Parti olduğu açıkça anlaşılabilir. Söylemlerinde mevcut iktidarın eleştirisine ilişkin açık göstergeler geniş biçimde yer almaktadır.


Popüler Kültür Siyasetin Söylemini ve Eylem Biçimini Şekillendiriyor

Amerikan tarzı siyasi kampanya yürütme anlayışı giderek Türkiye'de de, kara Avrupasında da yer etmeye başladı. Medya ve kültür yapısı siyasetin dilini ve biçimini farklı düzeylerden etkilemektedir. Aslında bir enformasyon aracı olarak kabul edilen medyadan beklenen şey toplumsal olaylar hakkında kamuoyuna enformasyon iletmek ve kamusal bir platform olarak toplumsal tartışmalara yer vermektir. Ancak medya bu işlevini unutulan bir zamandan beri aşmış siyaseti, siyasal iletişimi ve siyasal söylemleri biçimlendirmekte ve kendi istediği formata dönüştürmektedir.

Ticaret ve reyting kaygısıyla hareket eden endüstri, siyasetin de kendi reklam ve reytinginlerini arttıracak ve dolayısıyla çeşitli maddi kazançlar elde etmesine yardımcı olabilecek bir formatta yapılmasını topluma ve siyasal kurumlara dayatmakta ve siyaset biçimini determine etmektedir. Dolayısıyla günümüz politikası toplumu plan ve projeleri hakkında bilgilendirmek yerine kavga etmek, çatışmak, kavgacı bir dil kullanmak, şov yapmak, izleyiciyi neşelendirip eğlendirmek, etkileyici dilsel eylemlerde bulunmaktan başka seçeneğe sahip değildir de denebilir.

Dahası siyasetçiler popüler olan söylemleri ve araçları da kullanmak mecburiyetinde kalmaktadır. Halk arasında popüler olan söylemleri, müzik parçalarını, sanatçıları, kişileri tercih etmektedirler. Bu yüzden Saadet Partisi Ceza'nın rap müziğini kullanmak zorunlu gereksinimini duymakta, kendi siyasi felsefesinden hiç haberdar olmayan bir tiyatro sanatçısını Çankaya'dan aday göstermek gereksinimi duymaktadır. Saadetteki bu göreceli açılımı aslında kendi iç dinamikleri ile gerçekleşen bir açılım olarak algılamak yerine daha çok toplumun, popüler kültürün ve ana üretimcisi medyanın dayattığı bir açılım olarak algılamak daha doğru olabilir. Bu değişimi kendi içinde gerçekleştiremeyen siyasi partilerin ne medyanın, ne de kitlelerin ilgisini çekme şansı kalmayacak görünmektedir. Ayrıca popülerin alanından ilham almakla da olsa beslenmek aynı yerinde kalma olanağı vermezken hareketsiz görünen bir uçan halıya binmek gibidir. Eklemlenenler araçsal da görünse yeni kanallara yükseltmektedir.


Saadet Partisi'ndeki Değişim

Babalarla Çocukları Arasında Kalmamalı

Saadet Partisi her ne kadar gençlerle iletişim kurmak amacıyla rap müziğini seçim kampanyasında kullansa da aslında aksakallılardan oluşan bir siyasi parti hüviyetindedir. Parti bünyesindeki gençler ise daha çok bu aksakallıların kızları ve oğullarından ibarettir. Ahmet Tekdal veya Erbakan gibi bu oluşumda liderlik yapmış kişilerin çocukları parti içinde köşeleri tutmuş durumdadır. Dahası Erbakan'ın kızı ve oğlunun Saadet Partisi'nin mitinglerinde ve kapalı salon toplantılarında önplana çıkarılması bu partide yaşanacak değişimin sadece babalar ile çocukları arasındaki bir değişimden başka birşey olamayabileceğini ve bu anlamda Genel Başkan Numan Kurtulmuş'un başının ileride çok ağrıyabileceğini de düşündürebilir.


İstanbul Adayının bir "Farklılık" Kurma Biçimi

Saadet Partisi Ak Parti ile kendisi arasındaki temel ayırımın ilkeler bazında olduğunu ifade etse de aslında kamuoyunun anladığı ve kabul ettiği farklılık sadece ekonomik farklılıktan başka birşey değil gibi de görünmektedir. Ak Parti'liler iktidarın nimetlerinden yararlanarak biraz maddeye ve dünya nimetlerine sahip olurken Saadet Partilileri sofraya yaklaştırmamaları asıl sorunun kaynağı gibi algılanmaktadır. Nitekim Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı'nın ifade ettiği "Ak Parti'li genç kızlar jiple otobüs duraklarının önünden geçerken durakta bekleyen başörtülü Saadetli kızları görünce içleri sızlamıyor mu" mealindeki sözü aslında anlamlı bir ipucu olarak değerlendirilebilir. Dahası iktidar nimetinden yararlanan Saadet Partililer ya seslerini fazla çıkarmamakta ya da kendileri bu partide imiş gibi gözükse de etrafını olabildiğince Ak Parti'ye dolayısıyla iktidarın nimetlerine yaklaştırabilme startejisi izlemektedir. Bu aşırı bir yorumlama gibi değerlendirilerek saklı tutulursa, en düz bir bakışla şöyle de söylenebilir:

İstanbul büyük şehir belediye başkan adayı "müslüman solcu" olarak anılan, asıl sosyal demokrat, sol partinin SP olduğunu iddia eden Prof. Dr. M. Bekaroğlu Saadet Partisi ve Ak Parti arasındaki farkı örneklendirirken, şehirde 4x4 arazi aracına binen varlıklı türbanlı bir kısım Ak Parti seçmenini eleştirerek bu varsıl koşullardan çok uzak olan, dahası aynı zamanda Ak Parti'nin de oy vereni olan "diğer" türbanlı kesimin durumunu görmemek noktasında olduklarını iddia eder. Bu tür bir bakışa kavuşan Ak Parti ile ve onun lüksüne düşmüş, muhafazakar üst oy vereni ile Saadet Partisi arasında fark vardır. Partinin asıl rakibi bu seçim sürecini kendileri ile yer yer CHP arasında geçen bir gerilimli yarış olarak gören Ak Parti'dir. Ak Parti'nin milli görüşün temsilcisi Saadet'in öz seçmenini kendine bağlamışlığını göz önüne alarak eleştirilerini her iki partinin de birbirinden farksız olduğu üzerinden götürmekte ve Ak Parti'deki Saadet seçmeninden tekrar oy istemektedir. Buna karşılık Ak Parti genel başkanı ve başbakan R. T. Erdoğan özenle Saadet Partisi eleştirisinden uzak durmakta ve örtülü bir bizdendir söylemi izlemektedir. Herhangi bir söz düellosuna girişmemektedir. Saadet'in seçmeni oyların bölünmesini istemeyen (kazanamazlar, oylar boşa gider diyen) bir anlayışla da "zaten bizden olan" Ak Parti'yi desteklemiştir, desteklemektedir. Yine bu bakış Ak Parti tarafından da oyları bölmeyin başkasının/CHP'nin işine yarar yaklaşımıyla "mahalle baskısı" biçiminde ifade bulmaktadır.

Şimdilik şu söylenebilir: Yeni siyaset yapma biçimleri açısından gidilecek bir alan, açılım kalmadığı düşünülse de son yerel seçimlerde (küçülmüş, içi Ak Parti tarafından emilmiş görünen) Saadet Partisi hısım olduğu bu parti de dahil, diğer partilerden farklı mecraları yoklamaya girişmiş görünmektedir. Yeni Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş herkesin, tüm farklılıkların özgürlük, adelet, refahından sözeden yeni bir siyasi figür olarak görece farklı bir imaj çizerken, yerel seçimlerde beslendikleri kültürel alan itibariyle gençlerin işe koşulduğu rap açılımı ve ünlü bir rap parçasını model alan seçim sloganları ile yaratıcı kampanya stratejilerinden biri ortaya konulmuştur. Parti, diğer ülkelerde milli görüş teşkilatlarındaki gençlerin de beslendiği islami rap'le, bu tür rap'ten yola çıkan sloganlarla gençleri ve özellikle Ak Parti'yi izleyen seçmeni hedefleyen "farklı" bir kampanya gerçekleştirmektedir. Kampanya stratejileri sevilen bir rap çalışmanın eleştirici dili üzerinden başarı ile üretilmiştir. Seçim sonuçlarına etkileri ne olursa olsun partinin söylemsel farkını ifade etme, milli görüşçü dille de sunulsa rap müziğini izleme ve dinleme kanallarını bizzat değerlendirmek önemli bir arayışın ve biçimsel de görünse önemli bir farklılık yakalama çabasının çözümlenmeye değer bir örneği olarak kaydedilmiştir. Farklı bir tarafta duran CHP ise kendisini mesafeli bir konuma oturtan söyleminden uzaklaşarak kuşat(a)mıyor göründüğü toplumsal kesimlere seslenme adına diğer partilerin çoktan geçtiği bir yoldan yeniden geçme halinde çeşitli söylem ve sembolleri vurgulamaya çalışan bir performans sergilemektedir. Kampanya sürecine denk gelen 8 Mart Dünya Kadınlar gününde SP'den farklı olarak kadınlar günü etkinliğine katılan İstanbul adayı CHP logosu bulunan kutular içinde (ister türban, ister başörtüsü, ister fular niyetine kullanılmak üzere) başörtüsü ve kırmızı güller dağıtmıştır.
DOÇ.DR. YUSUF DEVRAN&DR. GÜLCAN SEÇKİN

Kaynak: Zaman