İdarenin olduğu her yerde irade vardır. Şirketlerde de bu böyledir devletlerde de. Demokrasilerde irade, sandıktan çıkan sonuçtur. Netice ne olursa olsun o iradeye saygı, millete duyulan/duyulması gereken saygıdır.
"Halk ne anlar bu işten!" diyen aldanır. Halkın özgür iradesini etkilemeye kalkan yanılır. Sonucun hatalı olduğunu düşünenler, sabretmek ve tashih-i kararın tekrar halk tarafından yapılmasını beklemek zorundadır.
22 Temmuz seçimlerine irade-i millet nazarıyla bir kez daha bakmakta fayda var. Zira vatandaş, demokrasi tarihimizde eşine rastlanmayacak bir şeffaflık içinde sandığa gidiyor. Onlarca gazete ve televizyon her fikre, her düşünceye, her siyasi yapıya kapılarını açtı. Herkes bir şekilde kendini ifade etme zemini buldu. Eskiden sadece devlet televizyonu vardı ve oradaki konuşma süresinden bütün siyasiler müştekiydi. Şimdi yerel gazete ve televizyonlar bile harıl harıl çalışıyor ve siyasi bütün figürler kendini gösterebiliyor.
Seçimi etkileyecek bir dizi hadise yaşandı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin yargı yoluyla kilitlenmesi, Meclis'in 11. cumhurbaşkanını seçemeyişi, gece yarısı yayınlanan askerî bildiri, o bildiriye iktidarın cevap vermesi... Bütün bunlar halkın gözü önünde cereyan etti. Seçimi etkileyecek başka hadiseler de yaşandı. Türkiye'nin dört bir yanında çeteler ortaya çıkarıldı mesela. Siyaset mühendisliği sayılabilecek bazı planlar göze çarptı ardından, laik-anti laik kamplaşmasını sağlamak üzere yapılan bazı organizeler dikkati çekti... Bu tür gelişmelerden de halk medya yoluyla haberdar oldu...
Siyaseti etkileyecek onca karmaşık hadisenin yanında herkes bir şeyler konuştu. Analizler, yorumlar, senaryolar, protestolar, suskunluklar... Gazeteler, dergiler, televizyonlar, radyolar, internet siteleri... Herkes, istisnasız herkes, kendini anlatma fırsatı yakaladı. Belki herkese eşit imkânlar sunulmadı; ancak kendini ifade edemeyen bir siyasi düşünce kalmadı. Dolayısıyla artık nihai kararı millet verecek. Aylardır bütün siyasi partiler sokaklarda. Herkes kendini vatandaşa beğendirmek için yoğun bir çaba sarf etti. Şimdi algının ölçüm zamanı geldi; ondan sonrasına herkes razı olmalı.
Halk 22 Temmuz seçiminden ne bekliyor? Beklenti çok, liste uzun; o yüzden siyasi partilerin icraat programı kadar onu hayata geçirecek kadroları da önemli. Son aylarda yaşananları düşününce vatandaşın ne beklemediği, ne beklediğinden daha büyük önem kazanıyor. Mesela halk, kesinlikle kavga istemiyor. Siyaset üzerinden yürütülen kavganın toplumu parçalama, sosyal çatlağı derinleştirme riski var. Seçim öncesi liderlerin atışması, birbirine sataşması bir ölçüde mazur görülebilir. Keşke bu noktada da denge korunabilse, husumet oluşturucu keskin bir üslup kullanılmasa. Ama maalesef kantarın topuzu kaçabiliyor. Seçim sonrasında parti liderleri ve partililer, birbirinin yüzüne bakacak. Bugün söylenen sözlerden dolayı yarın mahcup olmamak gerekiyor. Çünkü sonuçta bütün partiler bu ülkenin bir gerçeği, hepsinin arkasında insanların sempatisi bulunuyor...
23 Temmuz sabahı siyasi yarış bitmiş, millet iradesi bir kez daha ortaya çıkmış olacak. O saatten sonra her ehl-i insafın parti menfaatlerini değil, Türkiye'nin geleceğini düşünmesi şart! Gergin ve keskin söylemler, bu ülkeyi sadece siyasî bir krizin eşiğine getirmez; aynı zamanda dünya devletler muvazenesinde zayıf ve aciz bir duruma düşürür. Üzülerek söylemek zorundayım ki Türkiye'de siyaset, eski bir alışkanlık üzere devam ediyor ve kör dövüşten netice elde etmek isteniyor. Halk bunları aştı; siyasetin de, devletin de, devlet kurumlarının da bu kadim hatadan vazgeçmesi, halkın arzu ettiği hizmet yarışı ve kalite arayışına yönelmesi gerekiyor. Bir dönem bazı partileri siyaset sahnesinin baş aktörü haline getiren halk iradesinin bir başka dönem aynı partiye anamuhalefet görevini bile vermediğini defalarca gördük. Tersini de yaşadık. O yüzden maşeri vicdanın yansıdığı iradeye saygı, bu millete duyulan hürmet anlamına geliyor. Çünkü hatalı bir tercih yapılmışsa onu tashih edecek de yine aynı iradedir. Unutmamak gerekiyor ki seçimlerde partiler yarışıyor; ama kazanan daima aynı: Demokrasi.
Kaynak: Zaman