100 binlik liste ve ötesi...

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, “Elimde 100 binlik bir liste var, ama açıklamayacağım” dedi kıyamet koptu.

Halaçoğlu'na göre, 100 binlik liste, aslen Ermeni iken tehcir sırasında Müslüman olup kendisini “Kürt Alevi” diye tanımlayan kimselere aitti.

Halaçoğlu, bir kısım Kürt aşiretler'in Türklüğüne dair tartışmalı bazı şeyler de söylemiş olsa bile, asıl kıyamet bu liste meselesinden koptu.

Halaçoğlu'nun sözleri arasında, “Aslında ayrılıkçı hareket, bir Kürt hareketi değildir” ifadeleri de vardı. Ona göre ayrılıkçı Kürt hareketinin “Ermeni dönmeliği”ne uzanan bir kökü bulunmaktaydı.

Kıyamet koptu,dedim. Evet aynen öyle oldu. Ermeniler tepki gösterdi, Aleviler tepki gösterdi, Kürtçü hareket adına tepki gösterildi. Tabii, köken fişlemesinin siyasi malzeme olarak kullanılma ihtimaline karşı da tepkiler geldi.

Tabii ki, aslında olay yeni değil.

Bir tartışma mecrası, Sabataycılıkla ilgili olarak sürüyor. Kime değdi kime değmedi türünden bir köken araştırması o alanda var.

Ermenilik alanında da benzeri yaklaşım devam edip geliyor.

Bir kere Ermeni cemaati adına kimi yazarlar köken araştırmasını önemsemişler. Bir kısmı bizzat kendi kökenini araştırıp, dramatize ederek romanlaştırmış. Ortaya kimliğini değiştirmek zorunda kalan insanların acısı çıkmış. Bir başkası, mesela Hrant Dink, Türkiye'de kimlik değiştirmiş 500 bin Ermeni bulunduğunu ifade etmiş. bunlar götürülüp, “Ermeni dramı”nı besleyen malzemeler haline getirilmiş.

Bu arada, Türkiye'yi savunma adına “1915'lerde 1.5 milyon Ermeni öldürüldü” iddiasına cevap verilirken bu rakamın çok abartılı olduğu, aslında ölüm rakamı içinde zikredilen bir kısım Ermeni'nin din değiştirerek Müslüman olduğu veya çocuksa evlatlık alındığı dile getirilmişti. Buradan yola çıktığınızda da köken itibariyle önemli sayıda bir Ermeni topluluğu bulunduğu söylenebilirdi.

Bunun yanında, bizler, gençlik dönemlerimizden beri biliriz, özellikle komünist hareket içinde yer alanların Türk ve Müslüman kökenli olmadığı söylenip durulurdu. Buradaki mantık “Bu işler, Türkiye'nin zararına işler. Bunu bu milletin çocukları yapmaz. Olsa olsa şunlar yapar...” şeklinde bir mantıktı.

Sonra, PKK'lı teröristler yakalanmaya başlandı ve bunların bir kısmının veya önemli kısmının da “Sünnetsiz” olduğu açıklandı. Sünnetsizdi, öyleyse Müslüman değildi gibi bir yaklaşım..

Bir şey daha: Benim hatırladığım politik mücadele döneminde bir çok politikacının kökeni de propaganda çerçevesinde gündeme gelmiştir. Atatürk'ün, İnönü'nün, Demirel'in, Ecevit'in, Özal'ın, Erbakan'ın, Org. Büyükanıt'ın... şimdilerde politika yapan simaların... Erdoğan'ın Gül'ün... Hatta Gül “Yedi göbekten Türk” olduğunu açıklamadı mı?

Evet, işte buralardan “100 binlik liste”nin varlığını açıklama noktasına gelindi.

Üstelik Türk Tarih Kurumu Başkanı tarafından ve “bilimsel çalışma” zarfı içine sokularak...

Diyor ki Halaçoğlu: Elimde liste var, ama açıklamayacağım.

İnsanların kökenlerine ilişkin böyle bir listenin varlığı, onu elinde bulunduranlar için önemli bir güçtür.

Halaçoğlu ısrarla “Olaya bilimsel çerçevede bakıyorum”, diyor. Aksi varit oluncaya kadar kendisine inanmak durumundayız.

Ama bu listeler önce bilim adamlarının elinde olur, sonra devletin... Devlet ise, çok farklı düşüncelerdeki insanların nüfuz edebildiği bir alandır. Öyleyse şimdi bu listeler çok farklı düşüncelerdeki insanların elindedir.

Tabii, liste deyince, bunları sadece “Ermenilikten dönmüş olanların listesi”nden ibaret görmemek de gerekiyor. En azından, bu liste hazırlanırken bile bir çok liste ortaya çıkmış olmalıdır.

Kaldı ki bizde “liste” merakı derindir.

Kimi zaman kendi gücümüzü görmek ve efelenmek için liste yaparız, kimi zaman başkasının gücünü anlamak ve boy hedefi yapmak için...

28 Şubat'lı günlerde Batı Çalışma Grubu'nun oluşturduğu jurnal örgütü ile ne listeler çıkarılmıştır. Cumhurbaşkanı Sezer, bunca insanı veto etti. “Hangi gerekçeyle bunu yapmıştır?” derseniz, herhalde eline tutuşturulan bazı listeler gündeme gelecektir.

Birbirimize karşı derin kuşkular içimizden gitmez bizim. Belki hepsinin temelinde Osmanlı İmparatorluğu'nu kaybetme travması vardır. Belki de, küçük hesaplarımızla insanları biçmeye alet ederiz bu “devlet listeleri”ni...

Şimdi, Halaçoğlu'nun içimize saldığı kurt şudur:

-Acaba Türkiye'ye karşı uluslar arası planda yürütülen Ermeni hareketinin bir boyutu bugün “Alevi Kürtlük” hüviyetinde ayrılıkçı Kürt hareketi kimliğine bürünmüş müdür?

Öte yandan zaten uzunca bir süredir içimize salınan “Sabatayclılık kurdu” ile uğraşmaktayız.

Bundan sonra bu 100 binlik listeye atıflar olacaktır.

Başka listeleri de konuşacağız.

Belki ucundan kıyısından liste parçacıkları dolaşacak kamuoyunda.

Belki, kimi insanların önü kesildiğinde, “devlet elindeki liste”ye atıfta bulunulacaktır.

Bence bütün bunlara tepki göstermek mümkün, bu alanda bir çok hatta pek çok yanlışlıklar yapılabileceğini de hesaba katmak gerekiyor. Ama listeler bitmez... Devletler istihbaratla çalışır çünkü ve istihbarat demek fişlemek demektir.

Belki olması gereken, devletin, bu işleri kötü niyetle kullanacak insanların eline düşürmemesidir. Bu mümkün mü? Kim bilir? Evet, sadece kim bilir?